Kız Çocuklarını Fıtrata Uygun Yetiştirememek (1)
Kızını okuyup kariyer yapması için elinden gelenin fazlasıyla yapan bir anne, yıllar sonra acıda olsa bu durumu şöyle açıklamaktadır: "Kızımın okuması için her şeyi yapmışım ama kızımın evliliği ve anneliği için hiçbir şey yapmamışım."
Rabbimiz tarafından en güzel şekilde yaratılan insanoğlu, dünyaya gönderiliş gayesinin başında Rabbine kul olmak gelir. İnsanoğlu bir taraftan Rabbine kulluk vazifesini yerine getirirken bir taraftan da çocuklarını Rabbine kul olacak şekilde terbiye etmesi gerekir.
Rabbimizin emirleri doğrultusunda çocukları, iki cihanda da mesrur olacak şekilde yetiştirmek anne babaların en başta gelen sorumlulukları arasında yer almaktadır. Bunun için "... Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden…" (Bakara 2/24) çocukları korumak anne babaların verecekleri terbiyeye bağlıdır.
Misyon Farkı
Rabbimizin çocuklar için öngördüğü misyon ile günümüz anne babaların çocuklar için öngördüğü misyon arasında özellikle de kız çocuklarında ciddi anlamda farklılıklar bulunmaktadır.
Rabbimiz kız çocuklarını, yetişkinlikte yüklenecekleri eş ve annelik görevlerine uygun duygularla donatarak yaratmıştır. Bu duyguların başında şefkat, merhamet, sevgi, bağlılık gelmektedir. Günümüz de ise kız çocuklarını fıtrata uygun duygularla yetiştirmek bir yana erkek çocuğu gibi yetiştirilmektedir.
Bir eş ve anne adayı için olmazsa olmazların başında gelen bu duygular, anne babaları tarafından ikinci plana atılmakta hatta hiç dikkate dahi alın(a)mamaktadır. Buna birde günümüz mesleklerin rekabetçi bir düzene dayanmasını hesaba katarsak zaten temelinde sağlam olmayan bu duygular iş hayatında iyice körelecektir.
Duyguları körelen kızlar, meslek sahibi olup evlendiklerinde çocuklarına bu duyguları göstermekte sıkıntılar yaşayacaklardır. Rabbimiz tarafından ihsan edilen bu duygular eğer meslek ve kariyer adına köreltilmemiş olsaydı anne kokusuna hasret bu çocuklar daha üç, altı, dokuz aylık olmadan bakıcılara ve kreşlere bırakılmazdı. Kreş sayılarının günümüz de bu kadar artmasının başka izahı da yoktur.
Erkek Gibi Yetiştirilen Kızlar
Günümüz anne babaları kız çocuklarını kız, erkek çocuklarını da erkek gibi yetiştirememektedirler. Bu da kız çocuklarını erkek gibi davranmaya, erkeklerinde kız gibi duygusallaşmalarına neden olmaktadır. Her haliyle fıtratına uygun yetiştirilemeyen bu çocuklar, sağlıklı bir kişilik geliştiremeyeceklerdir.
Kadınlarda olması gereken duygusallık erkeğe, erkekte bulunması gereken cesaret kadınlarda daha fazla olduğu zaman dengeler altüst olmaktadır. Bırakalım kızlar duygusal, erkeklerde cesaret sahibi olsunlar. Her çocuğu fıtratına uygun olarak yetiştirilsin ki kızlar kız gibi erkekler erkek gibi olsunlar.
Anaokullarına bakıyoruz kız çocukları erkek gibi konuşmakta erkek gibi davranmaktadırlar. Erkek çocuklarına dahi yakıştıramayacağımız birçok şeyleri kız çocukları çok rahat yapmaktadırlar.
İlkokullarda da durum bundan farklı değil. Bu durumu bir öğretmen arkadaş şöyle anlatmaktadır: "Eskiden sınıfında kız öğrenci çoksa ses çok olurdu. Erkek çoksa yaramazlık çok olurdu. Günümüzde ise ikisi de birbirine karıştı. Sınıfınızda kız ya da erkek çocuğunun fazla olması durum değiştirmiyor. Kişilik ve davranış olarak birbirlerinden farkları kalmadı. Kızlar erkek gibi yaramazlık yapmaktalar erkekler de kızlar gibi çok konuşmaktadırlar."
Mutfağa Sokulmayan Kızlar
Günümüzde çocuk eğitimi sadece akademik başarış üzerine odaklanmıştır. Çocuk eğitim sadece okul başarısı üzerine kurulunca çocukların sorumluluk adına yapması gerekenlerde anneleri tarafından yapılacaktır. Hal böyle olunca da çocuklar, aile içinde fıtratlarına uygun sorumluluk bilincini kazanamamaktadırlar.
Bırakın ilkokul ortaokula giden çocukları, liseye giden kız çocuklarının birçoğunu sabahları yataklarından anneleri kaldırmakta ve kahvaltıları anneleri tarafından hazırlanmaktadır.
Yine liseye giden kız çocuklarını birçoğu bırakın yemek yapmasını çay yapmasını dahi bilmektedirler. Üniversiteye giden kızlarında birçoğu doğru dürüst yemek yapmasını bilmemektedirler. Kız çocukları anneleri tarafından bütün ihtiyaçları ayaklarına götürüldükleri için birçoğu mutfağın yolunu bilmemektedirler. "Aman kızım, git sen dersine çalış!" diyerek mutfağa sokulmayan kızlar, erkek çocuğu gibi sofra hazır olduğu zaman gelir yemeğini yer yine erkek çocuğu gibi yemeğini yedikten sofradan kalkıp odasına gider. Sofra kalkacak mı bulaşık yıkanacak mı diye bir dertleri yok. Gerçi anneleri de; "Bırak kızım, git sen dersine çalış! Ben kaldırırım, ben yıkarım!" diyerek girmek isteyen çocukları da mutfağa sokmamaktadırlar.