AŞKA DAİR-2


Malum güzel ülkemde gündem her daim yoğun. Âcizane şahsım adına bu güzel gündemden ayrılıp bir miktarda olsa hoş gündemlere zaman ayırmak gerektiği düşüncesindeyim. Neşet Ustanın dediği gibi "Gönül kimi severse aşk onda güzeldir" deyip yolumuza bakalım.

Aşk, yaşayabilene dünyanın en güzel duygusu, duyguların en saf halidir. Burada bahsettiğim sırf kadın erkek muhabbeti değil ilahi aşk, meslek aşkı ve memlekete olan aşk…. Liste halinde uzar gider. Aşk her şeyden gönlün gör dediğini gözün görmek istemesidir. Gönlün git dediği yere ayakların gitmesidir. Daha doğrusu ruhen ve beden olarak kendini gönlüne teslim etmesidir. Burada göz görür gönül sever diyeceğim gözün görmesi bahane diyecekler. Aşık Veysel'i unutma diyecekler. Malum şairimizi gözü görmüyordu ama gönlünden şunu diyordu. "Gözelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa". Demek ki gözün görmediğini gönül görüyordu. Gönüle bu kadar ehemmiyet vermek ne kadar doğru bilmiyorum ama daha dünya var olmadan ruhların birbirini tanıyıp bildiği de rivayet olunur. Burası beni aşar. Biz gelelim sevda işlerine. Acaba bakar mı görür mü haberi olur mu der durursun. Kızsa dersin bana gelsin kızsın ki iki kelam muhabbetimiz olsun. Ya değilse içinde kalıp gidecek. Kişilik mi, huy mu, tip mi aslında bunların hepsi veyahut ta hiçbiri. Beşerin gönlüne sevdayı ilham eden sev dedi mi olur biter. Gerisi yalan palavra. Tabi günümüzün maddeci dünyasında "Ol der olur" ayetini anlamayan pek çok insana sevmenin de ilahi emirle olduğunu anlatmak zor. İsmi, cismi, mesleği, gezdiği yer memleketi onu çağrıştıran her şey hoş gelir zamanla insana. Ya da Kanuni misali Budapeşte'den yazarsın halini divanlara. Hürrem'ine diyemediğini kâğıda dökersin. Keşke o neslin torunları olan günümüz devlet adamları da yazsalar şöyle iki güzel satırda siyaset kavgadan başka bir şey görse. Laf uzadıkça işler karışıyor. Biz yine gelelim aşka. Son cümle. Aşk aslında emektir. Biz emek vermeyi bilmediğimizden kaybediyoruz maalesef…           

Bu yazı çerçevesi içinde ilahi aşk ve meslek aşkı konusuna da girmem lazım. Eskiden beşeri aşk ilahi aşka götüren yol olarak görülürdü. Şimdi beşeri aşk tek kullanımlık olduğu için ilahi aşkı da görmek zor. O yüzden maneviyatı yükseltecek ilahi aşkı teşvik edecek mekânlar bomboş. Boş derken nitelik anlamında kast ediyorum. Niceliğimiz Cuma ve Bayramlarda var ama diğer namazlarda ne arar. Kur'an kursları ise son birkaç yılda ilçemize özel şahsi gayretlerle canlanmaktadır. O yüzden gönlümüzde, gözümüzde kurak kaldı. Belki yağmur yağıyor ama gönüller kurumuş…

Mesleki aşk konusuna gelince bu noktada şahsi gayretleri olan büyüklerimiz var. Onlara saygı duymak gerekir. Öğrencilerine gerektiğinde ücretsiz ders anlatan öğretmenlerimiz, Kur'an eğitimi için binalar yapan kurumlarımız, kışın karında buzunda yaşlılara yemek veren gönüllülerimiz, gecenin soğuğunda şehrimizi bekleyen güvenlik görevlilerimiz, en zor zamanda hastalarının yanına koşan doktorlarımız, cemaatine elinden geldiğince anlatan din gönüllülerimiz var bizim. Bunlar kalabalığın içinde yüzde kaçıdır bilmiyorum ama işini aşkla yapan pek çok insanımız var şu memlekette. Bir de bunlara destek olan Belediyemiz ve Kaymakamlığımız. Bazı işler vardır ki gönüllere dokunmak gibi o işlerde para kazanmasan bile işini aşkla yaptığın için kalbin müsterihtir.                                           
Rabbim aşkın beşeri ve mesleki aşkların kendine ulaştıranından nasip etsin. Selam ve dua ile…  

Mustafa AK

mstfknyali@gmail.com

Bozkır Anadolu İmam Hatip Lisesi Tarih Öğretmeni

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar