ÇEKİŞEN CAN ÇIKMASIN AMAN!...
Önceki hafta Bozkır Postasının manşeti hayli dikkat çekiciydi "Bozkır can çekişiyor"
Aslında Bozkır şimdi değil yıllardır can çekişiyor. Sürekli üstünde durduğumuz bu konuyu hala görmesi gereken gözler görmüyor, duyması gereken kulaklar duymuyor, ne yapılmasını açıklaması gerekenler açıklamıyor.
Bizim takip ettiğimiz kadarıyla hala Bozkır'ın bu gününe ve geleceğine dair bir vizyon projesi yok. Sadece yapılanlar makyaj, süslü laflar, altı boş projeler.
Bozkır'ın problemlerini her hafta bir şekilde yazmaya çalışıyoruz. Aslında belki Bozkır Postasında yeni yazıyoruz ama ben deniz yıllardır bir şeyi haykırıyorum "Bozkır bitmesin kalıcı, göçü önleyici, göçü geri getirecek projeler yapılsın" diye!...
Evet ben hala Bozkır'ı yönetmeye talip olanların ve yönetenlerin Bir Bozkır master planı olduğunu görmedim, olduğunu da zannetmiyorum.
Planınız yoksa, programınız yoksa nasıl proje üreteceksiniz?
Elbette yapılanları küçümsemiyorum. Her bir tuğlanın mutlak faydası vardır. Bizim istediğimiz köklü, kalıcı ve içi dolu yapılar olsun. 2004 yılında 55 Bin olan nüfus 27 Binlere düşüyorsa burada iyi düşünmek lazım, bu nüfusu korumak ve geri nüfus gelmesi için proje yapmak lazım.
Belediye Başkanı İbrahim Gün Konya gazetelerine verdiği röportajlarında; "Ürünlerimiz dünya pazarlarına taşınacak" diyor.
Sayın başkan acaba hangi üründen bahsediyor veya ürünü kim yetiştirecek? Sayın başkan acaba Bozkır nüfusunun yaş ortalamasına hiç bakıp araştırdı mı? Ürün yetiştirecek insanlar Bozkır'da yaşıyor mu? Yaşayanlarda karınlarını doyurabiliyor mu? Birde Bozkır'ı bir bütün olarak değerlendirdiğimiz zaman gerçekten ne iş yapılırsa insanlar karnını doyurabilir diye planlandı mı?
Yıllardır bir konu üzerinde herkes bir laf söylüyor. Çağlayan barajı ve Sarot gölü. Mutlaka faydalı bir çalışma. Bu konuda 2005 yılında Bozkır'a giderek belediye, dernek, vakıf, ve muhtarların imzalarıyla yaptığımız müracaat Sarot için olumsuz gelmişti. Fakat Çağlayan göleti yapıldı. O zamanda bunun az geleceğini söylemiştik. Çağlayan göletinin yükseltilmesi için 21 milyon ödenek çıktı. Bozkır'ın özellikle yazı kolu dediğimiz bölgeye hayli faydası olacaktır. Fakat asıl bu göletten faydalanarak kaç kişi tarımla uğraşacak? Asıl soru bu.
Birde Bozkır'ın yaklaşık Üçtebirini kurtaracağız ya diğer taraflar. Özellikle dağ kolu dediğimiz köyler, pardon mahalleler ne olacak?
Şu an dağ kolu mahalleri bırakın, yazı kolu mahallelerinde bile nüfus kalmadı.
Şu anda görünen köy kılavuz istemiyor. Bozkır can çekişiyor. Bozkırlı ağlanacak haliyle yaşıyor.
Artık vizyon ama makyaj olmayan projeler açıklanmasını bekliyoruz. Belediye iktidar partisinden olsun diyerek vatandaşın oyu vesayet altına alınmıştı. Belediye iktidar partisinden, başbakan Konya'dan geriye ne kaldı nerde Bozkır'lının helvası?
Pardon Başbakan demişken bir cümleyle bahsedelim. Vatandaşın problemleri yerine paralel safsatasıyla toplumu kutuplaştırma gayreti içinde olduğu için Bozkır'a falan sıra gelmez bunu bilesiniz.
Şunu bilelim ki; Bozkır'ı bu hale getirdiğimiz için ve bu durumdan kurtarmak için çaba sarfetmediğimiz için, ecdadımızın mirasına sahip çıkamamaktan huzuru alemde vebalden kurtulamayız.
Bozkır sahibini bekliyor. Bozkır sorunlarını çözecek, göçü durduracak ve geri göç getirecek projeler bekliyor.
Kısacası dostlar "Kalemim ağlar Bozkır için, Bozkır ağlar kendi için" Ne diyelim varken çaresi yok oluyor göz göre göre güzel Bozkır'ımız!...
Selametle Dostlar!...