Gençlerin Deizme kaymasının sebepleri.
Ali Dutal
Kahir ekseriyetinin kendisini Müslüman tanımladığı bir ülkenin gençlerinin İslam'dan uzaklaşarak deizme yöneldiğini kamuoyu yoklamalarının verileriyle görüyor, bu konuyu zaman zaman yazılarımda dikkat çekmek amacıyla dile getiriyorum.
Başta ülkeyi yöneten irade olmak üzere toplumun tüm duyarlı kesimleri bu acı durumun sebeplerini, arka plandaki derin, sosyolojik ve psikolojik etkenleri dikkate alarak üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundadır.
Ne acı değil mi?
İslam'a mesafeli, Allah(cc)'a inanıyorum dese bile peygambere, kitaba, cennete, cehenneme inanmayan bir gençlik...
İşte acı durum bu!
Bu acı durumu boş boş konuşmak yerine gerçekçi çözüm üretmek gerekmektedir. Gerçekçi çözüm üretmenin ilk aşaması, gençlerin deizme kayışının sebeplerini tespit ederek tespit edilen sebeplerin ortadan kaldırılmasına yönelik olmalı.
Gençlerin deizme kaymasının sebepleri üzerinde durmaya çalışalım:
1. Örnek alınacak rol model eksikliği
Gençlerin hayatlarında örnek alabilecekleri dindar, bilinçli, ahlaklı ve samimi şahsiyetlerin eksikliği büyük bir boşluk doğuruyor. Hayata yansımayan dindarlık gençlerde ve İslam'a mesafeli kişilerde "ikiyüzlülük" algısı oluşturuyor. Özellikle insanlar tarafından dindar bilinen insanların yaptığı İslam'a uygun olmayan muameleleri üzerine; "İbadet eden, kendini dindar tanımlayan biri neden insanlara adaletle muamele etmiyor, neden liyakate önem vermiyor, neden kibirli davranıyorlar?" gibi sorular soruyor.
Bu sorulara sağlıklı cevap bulamayan insanlar özellikle de gençler kendini dindar tanımlayan kişileri sorgulamak yerine dini sorgulamaya ve dini hayatından çıkarmaya başlıyorlar ki, bu da deizme kapı aralamaktadır.
2. Ailede dini eğitim zayıflığı
Birçok aile temel dini bilgilere sahip olmadığından dinin hem bilgi olarak aktarımında hem de sağlıklı rol model olmada sorunlar yaşıyor, çok önemli olan cennet ve cehennem dengesini oturtamıyorlar.
Dinin öğretileri içinde cennet, cehennem, rahmet, azap, ödül ve ceza hepsi olmasına rağmen bu kavramlar gençlerin anlayabileceği mantıksal yaklaşımla sunulamıyor.
Hem dünya hem de ahiret hayatında her şey zıddıyla vardır. Bu durumu algılayamayan gençler Allah(cc) inanıcından vazgeçemiyor ama Allah(cc)'ın koyduğu emirlerin yerine getirilmesi, yasaklarından kaçınılmasında zorlanıyorlar.
Bu durum gencin deizme kaymasını kolaylaştırıyor. Aslında deizm işine geliyor. Yani, insan gibi yaşayayım ölünce hayvan muamelesi göreyim gibi yanlış bir algıya kapılıyorlar.
Biliyorsunuz insanın dışındaki tüm canlılar kendi tabiatı gereği sorumluluk duygusunu içinde yaşamaz, sorumsuz oldukları için ölünce toprakta yok olurlar. Oysa ki, insan sorumluluk sahibi yaratıldığı için hayvanlar gibi sorumsuz davranamaz, ölünce de toprakta yok olamaz ve ebedi olan ahiret hayatına başlar.
3. İnternet ve algı yönetimi
Youtube videoları, sosyal medya içerikleri, diziler ve yabancı yapımlar, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde dini sorgulatan mesajlar veriyor; bu mesajlar sürekli tekrarlandıkça genç zihinde normalleşerek bilinçaltında; "Dini ve dindarları aşağılamaya, akıl ve bilimle çatıştırmaya" başlar ki, buda genci deizmin tuzağına düşürür.
4. Dini sorulara sosyal-psikoloji bağlamında cevap bulamama
Gençlerin çoğu, zihnini kurcalayan "kötülüklere, zulümlere Allah(cc) niye izin veriyor, dinler neden var?" gibi sorulara sosyal-psikoloji bağlamında cevap bulamıyor. Bu sorulara sağlıklı cevap bulamaması genci deizme sürüklüyor.
5. Dinin siyasallaşmanın aracı olarak kullanılması
Dini kavramların siyasi söylemlere malzeme edilmesi, gençlerde dini; "bir siyasi grubun ideolojisi" gibi algılamasına sebep olmaktadır. Halbuki, dinimiz İslam bir grubun değil, tüm insanlığın rehberi ve yol göstericisidir.
Siyasi otoritelerin yaptığı yanlışlar gençleri dinden de uzaklaştırıyor.
Siyasetle uğraşan gerçek dindarlar bu durumları dikkate alarak tüm söylem ve eylemlerine azami derecede dikkat etmeliler.
6. Eğitim Sisteminde dini derinliğin olmaması
Okullarda verilmeye çalışan din eğitimi yetersiz büyük oranda da ezbere dayalı bilgiler verilmektedir. Verilen eğitimle din kalbe inip içselleştirilemiyor. Öğrenci, bu dersi "dinle alakalı olmayan bir ders" gibi görmeye başlıyor.
Bu arada, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri de dinin içselleştirilmesindeki samimiyeti gösteremiyor, din ile zihin arasında köprü kuramıyorlar.
Yaşadığımız süreçte gençlerin aradıkları şey samimiyet ve kendilerine rol model olabilecek kişilerdir.
Onlara sadece "inan" demek yerine, "neden inandığımızı, nasıl inandığımızı ve bu inancın hayatta neyi değiştirdiğini" anlatmak zorundayız.