Devlete güvensizliğin sonuçları ne olabilir


Hem bireylerin birbiriyle hem de halkın devletle olan ilişkilerinde güven hem bireyin hem de devletin geleceği için çok çok önemlidir.

Toplumun huzurunun temel direklerinden biri insanların devletine duyduğu güvendir.

İnsanlar, adaletin tesis edileceğine, alın terinin karşılığını alacağına, hak ve özgürlüklerin korunacağına inanıyorsa devletine güven duyuyor demektir.

İnsanların devletine olan güveni zedelendiğinde sadece siyaset değil, hayatın her alanı yara alır.

Hele hele adalet kurumlarına olan güvenin yara alması tam anlamıyla büyük sorunlara kapı açar.

            Devlete güvensizlik, toplumların sosyal yapısını ve bireylerin yaşamını derinden etkileyen bir durumdur.

Tarih boyunca devlet–millet ilişkisinde güvenin zayıflaması birçok olumsuz sonucu beraberinde getirmiştir.

Devlete güvensizliğin sonuçlarından bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

İnsanlar devletin adaletine ve kurumlarına güvenmediğinde toplumsal bütünlük bozulur; herkes kendi çıkarını öncelemeye başlar, ortak değerler ve aidiyet duygusu zayıflar.

Vatandaşlar hukuka değil, güçlü olanın sözünü geçirdiğine inanır ki, bu durum adalet yerine "torpil, rüşvet, adam kayırma" gibi yolları yaygınlaştırır.

Ayrıca, yönetenler ve yönetilenler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinde güvenin yerini yalan alır, bu da daha büyük olumsuzluklara yol açan etkenlerden biridir.

Seçimlere katılım düşmese bile, halk siyasetten ve siyasetçilerden uzaklaşır, meşru yönetime olan güven azalınca darbe, kalkışma veya sokak hareketleri ihtimali artabilir.

            Bireyler "kendi adaletini kendi sağlama" yoluna gider; "çeteleşme, mafyalaşma, suç oranlarının artması" gibi güvenlik sorunları doğar.

            Bence en önemlisi ülkenin gençleri ve eğitimli insanlarının geleceğini kendi ülkesinde değil, başka ülkelerde görmeye başlaması ve nitelikli insan gücü kaybının yaşanmasıdır.

            İnsanlar, adaletin ve güvenin olmadığı bir ortamda umutsuzluğa kapılır; umutsuzluk, bireylerde toplumsal sorumluluk bilincini ve değerleri zayıflatır.

MAK Danışmanlık Şirketi ile Yeditepe Üniversitesinin 5 yıl önce ortaklaşa yaptığı 17-29 yaş arası genleri kapsayan bir kamuoyu araştırmasında:

Bu ülkeyi yönetiyor olsanız öncelikle çözeceğiniz sorun ne olurdu?" sorusuna gençlerin 46,7'si gibi büyük bir oran işsizlik/istihdam sorunu cevabını verirken, yüzde 8,8 hayat pahalılığı yüzde 7,6'sı ise adalet cevabını veriyor.

Eğitim veya iş amaçlı bir başka ülkede geçici süreli yaşama fırsatı tanınsa yurt dışına gitmek ister misiniz?" sorusuna gençlerin yüzde 76,2'si 'evet kesinlikle giderim' cevabını verirken, yüzde 14'ü ise 'Evet ama ülkemde aynı şartları bulursam gitmem' cevabını veriyor.

Kalıcı olarak bir başka ülkenin vatandaşlığı verildiğinde 'evet terk eder giderim' diyenlerin oranı yüzde 64 olurken, sadece yüzde 14'ü 'ülkemde kalırım' cevabını veriyor.

Ayrıca, bu araştırmada yüzde 20'de kararsızlar vardı. Kararsızları da dağıtınca neredeyse yüzde 80'i buluyordu.

Beş yıl önce oranlar böyleydi bugün nedir, bilemem; ancak,  olumlu bir gelişmenin olmadığını düşünüyorum, yine de en iyisini kamuoyu bilir.

Şunu da özellikle belirtmek isterim ki, yazılarımı siyasi yandaşlık veya karşıtlık ekseninde kaleme almıyor, tamamen içimden geldiği gibi gördüğüm sorunları dile getirmeye çalışıyorum.

Yüce Rabb'im doğruluktan ayırmasın!

Devlete güven, sadece bir duygu değildir; adaletin, refahın, huzurun ve gelecek ümidinin temelidir. Güven sarsıldığında bedelini toplumun tamamı öder. O yüzden her yönetici, her vatandaş şunu unutmamalıdır:

Güvenin olmadığı yerde ne devlet kalır, ne millet.

Kısaca, devlete güvensizlik toplumun çözülmesine, ekonominin zayıflamasına, siyasetin istikrarsızlaşmasına ve gençlerin geleceğe dair umutlarını kaybetmesine yol açar.
Ali Dutal

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar