Üniversite mezunu olmak veya olmamak


Ali Dutal

Üniversiteyi bitirmenin bir işe yaramayacağı kaygısını taşıyan yüzbinlerce gencimiz üniversite tercihinde bulunarak bir bölüme yerleştiler.

Hayırlı olur veya olmaz onu bilemem; inşallah hayırlı olur.

Üniversiteye yerleşmek gençler ve aileleri için sevinç kaynağı olması gerekirken kahir ekseriyetinin sevinemediğini düşünüyorum; çünkü, ülkemizde üniversiteyi bitirmek, büyük oranda "üniversiteli işsizler" kervanına katılmak demektir.

Oysa ki, ülkemizde uzun yıllar boyunca üniversite mezunu olmak, bir gencin hem ailesi hem de çevresi için büyük bir gurur kaynağı olmuş; çocuğunu üniversiteye gönderen aile, "okuttuğum evladım geleceğini garantiye aldı" düşüncesinin rahatlığını yaşardı.

Çünkü, üniversite diploması sadece bir belge değil; iş aş, aynı zamanda sosyal statü, saygınlık ve geleceğe dair güvence olarak görülürdü.

            Hele hele kırsal kesim ve alt sınıf aile çocukları için kast sisteminde olduğu gibi bir üst sınıfa terfi etmek gibi görülüp bu kişinin evliliklerine bile yansırdı.

Ne var ki günümüzde bu algı ciddi şekilde değişti ve üniversite mezunları "Diplomalı İşsizler" olarak görülmeye başlandı.

Ülkemizde, üniversite mezunları arasındaki işsizlik oranı çok yüksektir. İŞKUR verilerine göre iş arayan üniversite mezunu sayısı, lise mezunlarının önüne geçmiş durumdadır.

            Bundan 40-50 yıl önce köyünden çıkıp mühendislik, kamu yönetimi, uluslararası ilişkiler gibi bölümleri bitiren bir genç için işsizlik diye bir sorun yoktu.

            Bugün ise bitirdiği alanda iş bulamıyor, hangi işi buluyorsa işsiz kalmamak için o işi kabul etmek durumunda kalıyor.

            Memur, polis, astsubay, subay ve alakasız alanlarda iş sahibi olmanın mücadelesini veriyorlar ve iş sahibi olanlar bayram ediyorlar.

            Üniversite sadece meslek kazandırmak için değil; gençlerin düşünme biçimini geliştiren, ufkunu açan ve onları hayata hazırlayan bir kurum, sen üniversite bitirilmesine karşı mısın? Sorusunu sorabilirsiniz.

            Evet, böyle üniversite mezunu olunmasına yüzde yüz karşıyım.

­-Bugün çocuklarımız ilgi ve yeteneklerine göre mi yoksa hangi bölümü okursam iş bulurum kaygısıyla mı tercih yapıyorlar?

Eğitim sistemimiz gençleri yeteneklerine, ilgilerine ve ülkenin ihtiyaçlarına göre yönlendiremiyor.

            -Bu kadar üniversiteye gerek var mıydı?

            Az çok eğitimden anlayan ve ülke gerçeklerini bilen hiçbir kişi var demez, derse kesinlikle cehaletinden der.    

            Öyleyse normalin kat kat üstünde üniversiteler niye çoğaltıldı, her ile bir üniversite her ilçeye bir meslek yüksek okulu açıldı, izahı olan varsa söylesin?

            Bugün ülkemizde 200'ün üzerinde üniversite var, bana göre bu sayı 20'yi hadi bilemedin 25'i geçmemelidir.

            Üniversitelerin her ile yüksek okulların her ilçeye açılmasına hep karşı oldum ve karşıtlığımı 10-15 yıldır kendi çapımda ortaya koyuyorum.

     Bundan 12 yıl önce yazdığım kitabımda;

     "Mevcut Meslek Yüksek Okulları kademeli olarak küçük ilçelerde kapatılmalıdır. Küçük ilçeler yerine sanayisi gelişmiş yerleşim birimlerinde sanayi kuruluşları ile iş birliği yapılarak bu okullar açılmalıdır. Üniversitelerin sayılarının artırılması yerine nitelikleri artırılmalı, bölüm açılmaları zorlaştırılmalı, ihtiyaç dışı bölümler sırf bölüm açmak için açılmamalı," açıklamasına yer vermiştim.

     Konu içerikli yazdığım birçok yazıda çok uyarılarda bulundum.

    Benim uyarılarımın hiçbir etkisinin olmayacağını biliyorum ama benim gibi uyarılarda bulunan etkili kişilerin olduğunu düşünüyorum ama bugüne kadar geriye dönüş olmadı.

    Ayrıca, üniversitelerin maddi ve manevi yönden yaptığı tahribatlara girmiyorum, orası başlı başına büyük bir sorun!

   Üzülerek söylüyorum geldiğimiz noktadan nasıl döneriz bilemiyorum ama dönüşü çok çok zor!

   Şunu da belirteyim;

          ODTÜ, İTÜ, Hacettepe gibi çok kaliteli ve öğrencilerimizi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda yetiştiren üniversitelerimiz var; ancak, üniversitelerimizin çoğunda hem akademik kadro hem de altyapı eksiklikleri nedeniyle eğitim kalitesi istenenin çok altıdadır.

            Oysa ki, ülkemizin nitelikli teknik elemanlara dünden daha çok bugün ihtiyacı var. İyi yetişmiş mezunların işsizlik diye bir sorunu olmadığı gibi işverenler kaliteli elemanlara alacakları parayı bile sormuyorlar, yeter ki elaman kaliteli olsun para önemli değil.

Bugün sanayicilerin en büyük şikâyeti "kaliteli ara eleman bulamıyoruz" olup  "ara eleman" yetiştiren meslek grupları üretimin can damarıdır.

Anladık, bu sorunları hepimiz biliyoruz "çözüm nedir?" sorusunu sorabilirsiniz.

Çözümü herkes biliyor, mesele çözümde değil; çözmesi gerekenlerin çözmek için ortaya koyabilecekleri iradedir.

            Bu irade var mı, yok mu onun üzerinde durmak gerekmekte olup bana göre olmadığını düşünüyorum, yanıla da bilirim!

            Özetle çözüm; üniversiteye girişler zorlaştırılmalı, her önüne gelen üniversiteye girmemeli, niteliksiz yığılmaların önüne geçilmeli; üniversite eğitimi niteliğe odaklanmalı; kontenjanlar ihtiyaca göre belirlenmeli; meslekî eğitim güçlendirilmeli; sanayiyle iş birliği yapılmalı, gençlere hem lise hem üniversite düzeyinde teknik beceriler kazandırılmalı; üniversite-sanayi iş birliği artırılmalı;  kariyer rehberliği sistemi kurulmalı, gençler üniversite tercihinden önce ilgi ve yeteneklerine uygun bölümlere yönlendirilmeli; aileler bilinçlendirilmeli. "Her çocuk mutlaka üniversite okusun" anlayışından vazgeçilmelidir.

            Söylenecek daha çok söz var ve çok kişi bunu biliyor.

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar