Çıplaklık, Utanma Duygusunu Kaybetme ve Kıskançlığın Çöküşü


İnsanlık tarih boyunca edep ve haya duygusunu medeniyetin temeli sayarken, Müslümanlar için ise hem içsel hem de dışsal olarak inancın gerekleri arasında yer almaktadır.

İnancımızın gereği olan edep ve haya duygusu Müslüman bir toplumda bile özgürlük adı altında adeta yerle bir edilmiş, edilmektedir.

Giyinmek sadece fiziki bir örtünme değil, aynı zamanda insanın iç dünyasını dışa yansıtan bir tavırdır.

Müslüman bir kadın veya erkeğin örtünmesi, Rabbinin emrine teslimiyet, nefsiyle mücadele ve toplumun ahlakını koruma iradesidir.

Günümüzde "benim bedenim, benim kararım" sloganı altında dayatılan çıplaklık, özgürlükten çok bir düşkünlük halini almıştır, en azından ben öyle görüyor ve acıyorum.

Reklamlar, diziler, sosyal medya mecraları üzerinden sürekli göz önünde tutulan bu hâl, zamanla çıplaklığa değil, gözün, gönlün, ailenin ve toplumun çıplak bırakılmasına dönüşüyor.

Çıplaklığın yaygınlaştığı bir toplumda, kıskançlık doğal olarak artması gerekirken üzülerek ifade etmeliyim ki, kıskançlığın çöküşünü de görüyoruz.

Gereksiz ve aşırı kıskançlık zararlara yol açmakla birlikte normal sınırlarda kıskançlık olmalı, olmaması ailenin, dolayısıyla toplumun çöküşüne zemin hazırlamaktır.

Zamanımızın en büyük tuzağı utanma duygusunun kaybedilmesidir. Utanma duygusunu kaybeden insandan her türlü rezalet beklenebilir.

İnsanlık, çağdaşlık ve özgürlük adı altında değerlerini birer birer terk ederken, aslında kendi mahremiyetini, huzurunu ve iç dünyasını da yitirmeye başladı.

Bugün, çıplaklık özgürlük zannedilirken; kıskançlık ise hastalık olarak görülüyor.

Kıskançlık, insanın sevdiğini koruma içgüdüsüdür. Özellikle aile hayatında eşlerin birbirine duyduğu kıskançlık, güvenin, aidiyetin ve sadakatin işaretidir.

Ne var ki, hayânın kalktığı, bedenin ve duyguların uluorta sergilendiği bir toplumda kıskançlık, yıkıcı bir hal alması gerekirken kıskanması gerekenler siniri alınmış gibi uysal ve normal karşılamaktadırlar.

Utanma duygusu ve kıskançlık insanın yaratılışında bulunan güçlü iki duygudur.

Kıskanmak, doğru yerde ve ölçüde olursa imandandır. Ancak bu duygu kontrol edilmediğinde aşırı sahiplenmeye, güvensizliğe ve bazen şiddete dönüşebilir. Burada ölçü, kişinin sevgisini hakkaniyetle ve hikmetle yönetmesidir.

Giyinmek; imanla, izzetle, saygıyla ilgilidir. Müminin örtünmesi bir tercihten öte, bir emre itaat ve bir hayâ göstergesidir.

Kur'an-ı Kerim'de Rabbimiz şöyle buyurur:

"Ey Âdemoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise indirdik. Ancak takvâ elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır." (A'râf Suresi, 26)

Takvâ elbisesi; sadece bedenin değil, kalbin de örtüsüdür. Fakat günümüzde, özellikle sosyal medya ve televizyon aracılığıyla hayâ duygusu sistemli biçimde zayıflatılıyor.

Edep bir süs değil, bir iman parçası iken; modaya uymak uğruna iman örtüsü soyuluyor.

Bugün sokaklar, ekranlar, reklam panoları; çıplaklıkla yarış hâlinde. Aileler, gençler ve evlilikler bu ifşadan nasibini alıyor. Örtüsüzlük yaygınlaştıkça, insanlar birbirinin namusuna, eşine göz diker hâle geliyor. Bu da telafisi mümkün olmayan zararlara yol açmaktadır.

Çare, yeniden hayâyı ve edebi diriltmektir. Toplumun ekranlardan başlayarak evlere kadar bir örtünme bilinci kazanması, kıskançlığı öfkeye dönüştüren değil, merhametle dengeleyen bir ahlak inşası şarttır.

Unutmayalım: "Hayâ imandandır." (Buhârî)

Hayâ gidince, iman zayıflar, İman zayıflayınca, kıskançlık zehire dönüşür. Ama hayâ varsa, kıskançlık bir koruyucudur, bir sevgi muhafızıdır.

Çocuklara mahremiyet ve edep, sadece sözle değil, davranışla öğretilir. Anne-baba neye bakarsa, çocuk da oraya bakar. Ebeveynin izlediği diziler, giydiği kıyafetler, sosyal medyadaki tutumu; çocuğun mahremiyet anlayışını doğrudan etkiler.

Gençlere direkt "bu haram, bu yasak" demeden önce Kur'an-ı Kerimdeki örtünme emirleri ve Peygamber Efendimiz(sav)'in hayâsı üzerinden örnekler sunulmalı, onlara örtünmenin bir zorluk değil, bir izzet ve kişilik ifadesi olduğu anlatılmalı.

Çocuklara bedenin yalnızca bir dış görüntü değil, Allah'ın emaneti olduğu; insanın, başkalarının gözüne göre değil, Rabbine göre yaşaması gerektiği öğretilmeli.

 Bugünkü çıplaklığın en yaygın alanı sosyal medyadır. Gençler, "görüntü beğenisi" için hayâyı feda etmeye yönlendiriliyor. Bu noktada sosyal medyada mahremiyeti korumanın, karakteri ve imanı korumakla eşdeğer olduğu anlatılmalı.

Ali Dutal

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar