Cennete Girme İhtimali


            Bir insan için "cennete girme ihtimali" o kadar önemli o kadar önemli ki, bunu anlatmaya kelimeler kifayet etmez, idrakinde olmakta ancak, iman ile mümkün olur.

            Ülkesini tam hatırlayamayacağım ama ağırlıkla muhtemel İngiltere'de yaşanan bir hatıra çok dikkatimi celp ettiği için yazımda bu önemli konuya yer verdim.

            Müslüman olan bir kadın sanatçıya, "Müslümanlık sana ne kazandırdı?" sorusunu soruyorlar. Kadın sanatçı:

            "Cennete girme ihtimalini kazandırdı" cevabını veriyor.

            İşte bu cevap "imanın idrakinde" olduğunun en müşahhas göstergesidir.

            Cennete girme ihtimali sıfır olanlar, iman sahibi yani Müslüman olmayanlardır.

            Konumuzun temel esaslarına girmeden önce bir Hadis-i Şerif üzerinde kısaca duralım. Peygamber Efendimiz(sav)'in "Hiç kimse kendi ameliyle cennete giremez." (Buharı, Müslim) buyurdular.

            Eshab-ı Kiram Efendilerimiz: "Sen de mi ey Allah'ın Resulü?" dediler.

Efendimiz(sav): "Evet, ben de. Allah rahmetiyle beni kuşatmazsa" buyurdular.

Cennete girebilmek için sadece ameller değil, amellerin yanında Allah(cc)'ın rızasına mazhar olacak İslam'ın temel prensiplerini de hayatımızın vazgeçilmezleri arasına koyup bu prensiplerden şartlar ne olursa olsun asla taviz vermemeliyiz.

İşte bu idrak ve istikamet üzere olursak Allah(cc)'ın rahmetini kazanır cennete girme ihtimalini yükseltebiliriz.  

"Cennete girme ihtimali" konusunda Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde belirtilen temel esaslar üzerinde durmaya çalışalım.

Nedir bu esaslar:

            1-İMAN: Allah(cc)'tan başka ilah olmadığına, Muhammed(sav)'in Allah(cc)'ın kulu ve Resulü olduğuna inanmak.

            2-Salih amel işlemek: Namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetleri yerine getirmek.

            3-Günahtan sakınmak ve tövbe etmek: Her türlü küçük ve büyük günahtan sakınmak, işlediğimiz bütün günahlar için Allah(cc)'a tövbe etmek, özellikle şirk, kul hakkı gibi günahları işlememeye azami dikkat etmek; çünkü, bu büyük günahların tövbesi affedilmeyebilir.

            Kesin kes şirkten uzak durmalı, hakkına girdiğimiz kullardan helallik almalıyız.

İnsanın cennete girme ihtimali tamamen insanın inancına, yaşantısına, niyetlerine ve Allah(cc)'ın takdirine bağlıdır.

Kimse kendi hakkında kesin konuşamaz ama samimi bir iman, düzgün bir ahlak ve içten bir tövbe ile Allah(cc)'ın rahmetine güvenilir.

Aşağıdaki sorulara vereceğimiz samimi, içten ve yalandan uzak cevaplar cennete girme ihtimalini zirveye çıkaracağına inanıyorum; yine en doğrusunu Allah(cc) bilir. Şimdi soruyorum:

-Allah(cc)'a inanıyor musunuz?

-Hz. Muhammed(sav)'in peygamberliğine inanıyor musunuz?

-Ahiret hayatına (hesaba-cennet-cehennem) inanıyor musunuz?

-Namaz kılıyor musunuz?

-Oruç tutuyor musunuz? (Sağlığımız elverirse)

-Zekât/sadaka verir misininiz? (Vermekle yükümlüysen.)

-Kur'an-ı Kerimi okur veya dinler misiniz?

            -Kul hakkına dikkat eder misiniz? (Yalan, gıybet, adaletsizlik, aldatma vs.)

-İnsanlara karşı dürüst ve yardımsever misiniz?

-Büyük günahlardan kaçınır mısınız? (İçki, zina, faiz, şirk gibi.)

-Günah işlediğinde pişman olup tövbe eder misiniz?

Bu sorulara "EVET" cevabını hangi oranda verdiğimiz cennete girme oranımızı yükseltecektir.

Allah(cc)'a, peygamberine ve ahirete olan imanımız, İslam'da en temel şart olan iman boyutunu yerine getirdiğimizin en önemli göstergesi olacaktır. Bu, cennetin kapısının açıldığı demektir.

Görüldüğü gibi cennete girebilmenin birinci şartı, Müslüman olmak ve Müslüman olarak son nefesi verip ahirete intikal etmektir. Cennetin garantisi budur. Allah(cc):

           "İman edip salih amel işleyenlere, içinde ebedi kalacakları cennetler vardır."
(Bakara 82) Buyurmaktadır.

            Şunu da belirtmeden geçmeyeyim çok çok önemli olmasına rağmen salih amel sadece namaz oruç, zekat hac değil; dinimizde ibadetler kadar ahlak, adalet, kul hakkına riayet, yalandan, gıybetten, zinadan, faizden, içkiden yani haramlardan sakınmakta çok çok önemlidir.

            İbadetleri yerine getirme ve haramlardan sakınma affı ilahiye mazhar olmamızı sağlayacağı gibi Allah(cc)'a yakınlaşmaya da vesile olur.

            Peygamber Efendimiz(s.a.v): "Müflis kimdir, biliyor musunuz?" sorusunu sordular.

            Ashab-ı Kiram: "Parası ve malı olmayan kimsedir" deyince, Efendimiz(sav):
"Asıl müflis, kıyamet günü namaz, oruç, zekâtla gelir ama birine sövmüş, birini dövmüş, birinin malını yemiştir; sevapları bu hak sahiplerine verilir, sonunda sevapları biterse, onların günahları kendisine yüklenir ve cehenneme atılır." (Müslim, Tirmizi) Buyurmuşlardır.

            Yüce Rabb'imize layık bir kul olabilmek ve bu istikamet üzere ölebilmek için birbirimize dua edelim.

Ali Dutal

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar