YAYLADA DAVARCILIK BİTTİ SOSYAL HAYATTA BİTTİ…


M. Emin Karabacak

Hocam, yayladaki sosyal hayatın ve mutluluğun davarcılıkla ne alakası var demeyin! Bizi birleştiren fakat farkında olmadığımız en önemli değerin bu olduğunu gördüm…
*
GÜNÜMÜZ YAYLACIĞINDA KÖYLÜLERİMİZİ BİR ARAYA GETİREN VEYA GETİREBİLECEK TEK BİR ŞEY GÖSTEREBİLİR MİSİNİZ? BEN GÖREMEDİM DE…
*
Nasıl mı? Muhtar heyeti, yaylaya çıkma kararını aldığı zaman başlıyoruz sosyal hayatta yardımlaşma adına arkadaş aramaya. Oğlak, davar ve inekleri yaylaya çıkaracağız. Şimdiki gibi tek başına özel araçlarla götürmüyorsunuz. Birlik ve beraberlik içinde sürü ile.
 *
Bizler, keçileri ya da inekleri götüreceksek arkadaş gurubumuzu ayarlar birlikte plan yapardık. Bazen konu komşunun ricası ile de karşılaşırdık. Benim çocukta sizinle gitsin ya da kuzum bizimkileri de götürüverin diye… Akşamdan yola düşerdik. Tatbikî bizim gibi birçokları da yollar düşmüştü bile. Akşamdan çıktığımız yol, malları güderek gittiğimiz için sabaha kadar devam ederdi. Bu süreçte biz arkadaşlarımızla azıklarımız kadar hayallerimizi de paylaşır, gelecekle ilgili planlar yapardık. Bu da sosyalleşme adına arkadaşlığımız pekiştirirdi.
*
Yaylaya varıyoruz yayladaki hayatımızda sosyallik devam ediyor. Sabah kalkıyoruz sağılmak için davar gelmiş. Herkes davar yatağında davarını sağmak için toplanmış. Biz çocuklarda TUZLUĞU boynumuza takıp giderdik. Ablamız ya da annemizin sağacağı keçiyi davarın içinde arıyoruz. Ararken arkadaşlarla karşılaşıp selamlaşıyoruz…
*
 Selamlaşma deyince aklınıza efendim; günaydınlar, hayırlı sabahlar, nasılsınız iyi misiniz falan gelmesin. NAPAN LAN! ÇAYDAN (kahvaltıdan) SONRA ŞURAYA GİDİYORUZ HA… diyerek plan kurarız. O sırada birinin kaçan keçisi olursa yakalamak için yardımlaşma adına peşinden koşarız. Bu arada bir ses duyarsınız Mehmet beni keçiyi de bir getirin mi ya da yakalayabilin mi diye. Büyüklerimize yardımlaşma adına yaptığımız iyiliğin karşılığı da duadır.
*
 ÖMRÜN ÇOĞ (çok) OLSUN. RABBİM AYAĞINA TAŞ DEGDİRMESİN. DÜĞÜNÜNDE KALBURLA SU TAŞIYACAĞIM! (bu arada kalburla su taşıyacakları hiçbir düğün hiç göremedik.
*
Keçi ve koyunlar sağılıp oğlağı çağırmak için OĞLAYI KOYUVER LOYNNN OĞLAK ÇOBANI! diye birlikle bağırırdık. Keçi sağma işini bitirememişse bir büyüğümüz "SUSUN LAN! KARA CANAVARLAR..." ben daha bitiremedim der. Bizde o ablamıza ya da teyzemize yardım ederdik.
*
Oğlak ve kuzular annelerini emdikten sonra ayrılması gerekir. Ablalar ya da anneler daire şeklinde halka yapılır keçiler halkaların arasından geçirilir oğlaklar geçirilmezdi. Oğlaklar önümüz kalınca oğlak çobanına-kişik sahibine teslim edilir. Bu arada halka arasında oğlak kaçarsa onu yakalamak için çocuklar olarak peşine düşerdik.  Yardımlaşma ve sosyalleşmemiz devam ediyor. Hedef aynı oğlağı yakalamak…
*
Sonra miydancıkta top oynayacak arkadaş lazım… Dağanlıktan taş yuvarlayacaksın arkadaşlarla yapıyorsun… Öğleden sonra değirmen deresine yüzmeye gidiyorsun herkes orada. Sonra ikindinden sonra davar gelmiş sabahki yaşanan hayat tekrar yaşanıyor…
*
 Hocam senin anlattıkların erkek çocukları için. KIZLARDA HAYATIN MERKEZİ OLAN DAVAR YATAĞINDA İDİ. ELDE TELEFON EVDE MAKİNE OLMADIĞI İÇİN KIZLARDA DIŞARDA SOSYAL HAYYAT İDİ…
 *
Davar içindeki sorumluluklar aynı idi. Kızlar perşembeye su doldurmaya birlikte giderlerdi. Çayırda ip atlama ve çeyiz yapma yine arkadaş grubu ile birlikte yapılırdı.  
*
Bu arada KIZLAR; anne babalarınız duymasın! Sevgilileri görme ve gizli mesajlaşmalar günümüzdeki gibi akıllı telefonlar olmadığı için davar yatağında olurdu daha çok. Bir de aracı arkadaşlarla... Yani gençler, evlenecekleri kişileri bile doğal ortamlarda doğal halleri ile beğenip karar verirlerdi.

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar