MÜFTÜ HOCAMIZLA ISPARTA GÖREVİ ÖNCESİNDE SON BİR SÖYLEŞİ


Bozkır müftümüz Seyit Böğet hocamın Isparta'ya gitmeden önceki tahminimce son röportajı bu olacak. Hem tarihe not düşmek hem de hatıralarını kaydetmek amacıyla bu söyleşi yapılmıştır. Ama konumuz Bozkır ve diyanete dair değildir. Hocamızın bir zaman önce görev yaptığı Tataristan üzerinden Rusya'daki Müslüman Türklerin dini durumlarını konuştuk. Bilinenin aksine Türklerin Müslüman olduğu ilk coğrafya Orta Asya değildir. Karadeniz'in kuzeyindeki İtil Bulgarları yani Tataristan coğrafyasının halkının ataları İslam ile şereflenmiştir. Söyleşinin bir diğer anlamı da budur. Şimdi röportaja geçelim.                                                   

 "2013 Ramazanında yurt dışında hatimle namaz kıldırabilecek din görevlileri aranıyordu. Tabi bu işler sınavla oluyor. Bir de din görevlilerinin dini, ilmi vd. alanlarda gelişmeleri için diyanet bu tip görevlere önem veriyor. Biz de Türk dünyası ile ilgili bir yer istemiştik. Tataristan nasip oldu. Kazan, Tataristan özerk bölgesinin başkenti. Rusya'nın ve Türk dünyasının en önemli merkezlerinden birisidir. Tarihle bağlantısı kopmayan bir şehir. Rusların Sovyet döneminde dini anlamda olumsuz etkileri fazlaca olmuş. Ama bu şehirde eski gelenekler kısmen de olsa yaşamaya devam etmiş. Bir dönem çocuklarına Kelime-i Şehadeti öğrettiklerine şükretmişler. Rus kraliçesi Katerinanın verdiği söz dahilinde cami inşa ettiren Tatarların minareyi yüksek yapmasına itiraz gelince kraliçenin "Ben yerlere hükmedebilirim göklerin hükümdarı değilim" sözlerini heyecanla anlatıyorlar. 

Türklerin ilk kez İslamiyeti kabul ettiği coğrafyaya yakınız ama Ruslar yarım asra varan idarelerinde dini hafızayı silmişler. Ama alimler ve talebeler yetişmeye devam ediyor. Türk- İslam dünyasında fikirleri ön plana çıkan Musa Carullah Tataristan coğrafyasında yetişmiştir. Rusya'ya bağlı ama yarı bağımsız bir coğrafya olan Tatarlar Ruslar tarafından sürgün edilmişler. O yüzden her Rus'u kazısan atalarında Tatarlık vardır diyorlar. Ruslar bölgedeki dini faaliyetlerin Türkiye tarafından yapılmasını arzu ediyorlar. İslam dünyasında farklı grup ve anlayışların etkili olmasından ziyade Türkiye'nin dini anlayışının yerleşmesi daha sağlıklı görülmüş. Çünkü diğer yerlerden aşırı etkiler geliyor ve bunlar Rusları olumsuz etkiliyor. Tatarlar Kiril alfabesini kullanıyorlar. Bu durum Türkiye ile bağlantıyı azaltıyor. 91 sonrası Arapça ve Kur'an öğrenimine büyük rağbet var. Tatarlar bunlara rağmen mücadele azminden ve misafirperverliklerinden bir şey kaybetmemişler. Ruslara göre Tatarlar inatçı ve yılmayan bir toplum. Orada tanıştığımız insanlar bizlere çok iyi davrandılar. Bizde onlar Türkiye'ye gelince ağırlamak nasip oldu. Türkiye bu coğrafya için çok şey yaptı ama dini eğitimde hala yapılması gerekenler var. Özetle her şeyden evvel gönül bağımız olan bu insanları unutmamak ve onlara sahip çıkmak bize düşen en büyük görev"

İtil Bulgarlarının İslamı seçme hikayesini öğrenmek isteyenler için İbn-i Fadlan Seyahatnamesine göre İtil Bulgarları Prof. Dr. Sefer Solmaz'ın eserine müracaat edebilirler. Bize her daim kapısını açan Seyit Böğet hocama çok teşekkür ediyorum. Bu yazının yazılması öncesinde söyleşinin video kaydını yapan öğrencim Ümit Cebeci'ye ayrıca teşekkür ederim. 

Selam ve dua ile

Mustafa AK
Bozkır AİHL Tarih öğretmeni                                                                               

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar