SİYASET IRKLARDAN VE İNANÇLARDAN ELİNİ ÇEKSİN
"Bu batılılar, kendilerini kovan inançlardan öç almak için eski kovuldukları yerlere başka bir ismin kılıfı altında bu günlerde geri dönmüşlerdir. Geri dönmelerine o yerlerdeki siyasetçilerle işbirliği yapmışlardır. Nasıl ki eski işgallerinde yerli işbirlikçiler bulmuşlardı.Bugünde her çeşitte dindar işbirlikçileri bulmuşlardır."
Avrupa, aydınlanma döneminden sonra bilim ve Protestan ahlaki boyutu yönünde çalışmalar yaparak bu yönde ilim ve iş ahlakında başarıları gelişmeleryapmışlardır.Bu gelişmenin temeli, devletlerinive siyasetçilerini temelinden inançları ve ırkları uzaklaştırıp çekmiş olmalardır. Çünkü tarihlerinde ırk ve inanç savaşlarından çok çekmişlerdir. Hep birlikte siyaset yapanlar bu iki konudan uzak kalmaya özen göstermişlerdir.Fakat günümüzde Avrupa'da bazı siyasetçiler kolay yoldan siyaset getirim elde edebilmek için bu iki konuyu tekrar yönelmişlerdir. Batı geçmişin hatalarını tekrar etmekten genellikle uzakta kalarak ilerlemiş bugünkü hale yükselmiştir. Fakat ne yazık ki, kendisi uzak kalırken eski hastalıkları İslam ülkelerinde yenide neşvü neva bulmasına bilinçli katkıları olmuştur.
Bu konuda Müslümanların durumunu,sonradan Müslüman olan İtalyan Ahmet Vincenzo şöyle açıklar: Müslümanlar hala eski hatalarını tekrar ediyorlar. Birçok hadiste tekrar edildiği gibi bu hataları kullanmakta insanları kolay yoldan avlamak için dini inançlarkullanılmaktadır. Bu hatalardan bir tanesi güç savaşı olarak algılanan, siyasi kimliğe bürünmektir. Gerçek İslam politikası Ümmetin ve toplumun çıkarlarıyla ilgilenmek olmalıdır. Böyle davranılırsa, Müslümanların haysiyeti ve şerefiyle beraber toplum içindeki farklılıklar korunmuş Olur. Politik güç savaşı ise, belli bir kişinin egemenliğini, geri kalanları iseyok edilmesini ön görür. Bugün bunun gerçekleşmiş olduğunu görüyoruz.Bu tek düzeyliktir. Manevi ve kültürel derinliği yoktur. Pek çok genç İslam'ı seçiyor ama maneviyata ve dini derinliğe yönelmek yerine dini ideolojiye sahip olmak için radikalleşiyor. Her şeyi ya beyaz ya da siyah görüyorlar. Butarihi kısır döngüyü geri götürür.
Dikkat ederseniz Cumhuriyeti ve devletimizi kuranlar, ırklardan ve inançlardan uzak durarak devleti kurmuşlardır. Çünkü ırkların ve inançların üzerine bina edilen devlet ideolojilerin ne kadar insan kanı döktüklerini içindeyaşayarak öğrenmişlerdir. Onlar için birinci öncelik devletin ayakta kalmasıdır. Devleti yıkmak için kim ayaklanma eğilimi göstermişse, babaları, en yakın silah arkadaşları bile olsa göz yummamışlardır. Bu inanç, Türk devlet idarecilerinde ortaktır. Bu günkü iktidar sahipleri, Cumhuriyetin verdiği imkânlarla ve açtığı okullarla bu yerlere gelmişlerdir. Bu imkânı hazırlayanları ve kurdukları devlet geleneğini yıkmayı nerdeyse öncelikli görev almış çalışıyorlar. Bu yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyenlere halkın verdiği oyları öne sürerek, yanlışlarını kapatma yoluna gidiyorlar. Bahaneleri hazır. Geçmiş iktidarların beceriksizlikleri öne sürülerek kendilerinin her yaptıklarını doğru olduğuna halkı inandırıyorlar. Bu konuda da başarılı oldukları açıktır.Devleti kuranlar, devletin yokluğu sonucu Rumeli'deki Türklerin ve Müslümanların yaşadıkları sefaleti yaşayarak görmüşlerdir. Çünkü bu insanlar, ilk askerlik dönemlerini oralarda geçirmişlerdir. Çoğunun ailesi ve akrabası komşusu o Rumeli sefaletini yaşamıştır. Bu nedenle devlet konusunda olduğundan daha çokhassas olmuşlardır.
Osmanlıyı yıkmak için idaresi altındaki milletler, ırk ve dini inançlar temelinde kullanarak örgütlenmişler ve Osmanlının burnunu yerlere sürmüşlerdir. Çünkü toplumda dinin ve ırkın kolayca karşılığı bulunmaktadır. Günümüzde hiçbir şeyden anlamayan Kürt kadınları bileırk siyaseti yapınca hepsi canavar olup çıkmaktadır. Bu her tarafta böyledir. Türkiye'de siyasetçiler ellerini dinden ve ırklardan çekmezlerse, çok uzun gitmez çevremizdeki olaylar kolayca ülkemizde de vuku bulma istidattı her zaman olur. Günümüzde bu olaylar daha kolay olur. Çünkü askerlerin görünürlüğü ve etkinliği siyaset tarafından yok edilmiştir.
Çok partili hayata geçilince her parti yukarıdaki sözünü ettiğimiz konuyu kaşımıştır. Kaşıyanlarda kolayca bunu oya tahvil etmişler ve iktidar olmuşlardır. Bu konuda dinin felsefe özelliğini kavramamış olanlar, dini bilgisi olsa bile din adına her şeylere inanmaktadırlar. Uzun yıllar putlara tapan Mekkeliler bile, bu yaşamlarından hiçbir zaman rahatsız olmamışlar. İnançların doğru ve yanlışlığı fazla tartışılmaz. O öyle inanır, öbürü başka türlü… Fakat siyaset yapanlar bu iki şeyden geleceğimiz için ellerini çekmelidir.Toplumun değerlerinden siyaset elini çekmelidir. Bu siyasete hoş gelse bile, gelecekte toplum olarak bunun acısını hep birlikte öderiz. !2 Eylül öncesini unutmayalım. Örgütlenmeler inançlar ve ırklar üzerinden oluşmuştur. Aynı hain zihniyet pusuya yatmış beklemektedir.
Dikkat edilirse, Anadoluve Bütün İslam dünyasındaki işgalleri sona erdiren dini inançları öne sürerek ortak noktada buluşan insanlardır. İnsanlar inanç odaklı kurdukları örgütlenmelere ülkelerinden emperyalistleri kovmuşlardır.Atatürk, insanları örgütlemek için İslam'ın ilgili ayet ve hadisleri söylemiş,vatan müdafaası herkes için bir dini görev denmiştir. Halkta bu dini ve milli göreve inanmış ve katkı vermiştir.Bu Batılılar o inançlardan öç almak için bu gün geri dönmüşlerdir.Bugün İslam ülkelerini idareedenler içten içe Batının menfaattarını göz ardı edenörgütlenmeleringelişmesine olanak veriyorlar. Batılılar aleyhlerine olacak bu gelişmeleri söndürmek için harekete geçmişlerdir. Buna dindarları payanda yapmışlardır.