Okula giderken ve Eve Dönerken
OKULA GİDERKEN
1981 Yılı, sabahın köründe soğuk ve karlı bir hava... Yol uzun ve yalnızım.. Rüzgar, bağrıma bağrıma esiyor; gocuğum yok, anam kat kat giydirdi. Başımda anamın ördüğü KABALAK, üzerimde abimden kalan ceket ve ayağında kara lastik var Hızlı adımlarla yürüyorum. Üşümüyorum yürümenin zorluguna katlanıyorum ama yalnızlık canımı sıkıyor hatta nefret ediyorum.
Ev çok kalabalık... Yedi kardeşin en küçüğü daha yaşım 10, herkes sıcak sobanın yanında uyuyor, bense okula gidiyorum. Sosyal'den de yazılım var yetişmem çok zor...
Çat ile Dereköy arası Dere Boğazında her şey susmuş, şarıl şarıl akan dere donmuş, bir tane kuş bile uçmuyor ortalık adeta buz kesiyor ama yüreğim yangın yeri... Sabırla ilerlerliyorum. Ağzım bile kıpırdanmıyor, güzel şeyler hayal ediyor ve Rabbime öyle derinden yakarıyorum ki... İçimde ki dualar adeta kor gibi
"Allah'ım! Yok mu bir araba beni alsa, okula koysa, hocalarım kızmasa, ha bir de yazılı yapsa..."
Yolun yarısına geldim. Binbir umutla sessiz sessiz ilerlerliyorum. Uzaklardan gelen bir araba sesi yankılandı. Yaklaştıkça umutlarım azaldı; karşı yönden geliyordu. Başım eğdim ve biraz daha hızlı ilerliyorum derken araba geri döndü ve yanımda durdu. Dere'de oturan Ispartalı Halıcı Dayı, "Atla delikanlı!" dedi. "Elhamdülillah!" deyip o güzel insana: "Dayı Allah senden razı olsun ve seni hiç bir zaman yolda koymasın." dedim. Okulun kapısına kadar götürdü. Koşarak sınıfa girdim. "Hocam geç kaldığım için özür dilerim." derken Öğretmenim Mustafa Çayır, sandalyesini sobanın yanına koyup: "Hiçbir şey söyleme, otur evladım. Sen gelmeyince yazılı yapmadık." diyerek cebinden mendilini çıkardı. Sobada ısıtıp ısıtıp yüzümü ve ellerimi ovcakadı. Ayakkabılarımı ve çoraplarımı kuruttum. Müstahdem Ali Emminin sıcak oraleti beni kendime getirdi. Yazılı olduk bugün benim için en kolay şey yazılıydı tam puan aldım.
...
OKULDAN EVE DÖNERKEN
Yukarıda küçük bir kesitini anlattığım o soğuk ve karlı havadan tam on beş yıl sonra sıcak bir gün eve dönüyorum. Bozkır'da dolmuşların kalktığı yere gittim hepsi gitmiş kiralık ev ararken akşamı etmişim. Hanım ile ne yapalım diye konusurken yanıma bir minübüs yanaştı ve ihtiyar bir ADAM indi.
"Yeğenim nereye gideceksiniz" diye seslendi.
O adamı görünce içimi mutluluk ve huzur kapladı işte bu ruh haliyle gülümseyerek "Çat'a dayı Çat'a" diye cevap verdim.
İhtiyar ADAM:
"Tamam ben sizi götürürüm ben Çat'ın çocuklarını severim" dedi.
Arabada Şoförün oturağı hariç her tarafı halı ile doluydu. ön koltuktaki küçük halıları zorlaya zorlaya arka tarafa yerleştirip bize yer açtı. Köye giderken İhtiyar muhabbete devam etti.
"Hayırdır yeğenim gurbetten geliyorsun anladık ne iş yaparsın?" Dedi
"Dayı şükürler olsun ki bu gün pazarın yanındaki okulda öğretmen olarak göreve başladım. Eşimle köye annemin babamın yanına gidiyoruz." Dedim.
"Hayırlı olsun.de bakayım Ortaokulu nerede okudun?"
"Dere'de okudum dayı ben sizi çok iyi tanıyorum." Dedim ve yukarıda anlattığım soğuk kış günü beni yoldan dönüp arabasıyla okula kadar götürdüğünü ve bu günü hiç unutmadığını her zaman dua ettigimi anlattım.
Çok mutlu olduğunu belirtterek ve günün anısına köyde evin önünde kahve içerken "Dayı hayata tesadüf diye bir şey yoktur. En zor anımda okula giderken bana el vermiştin yıllar sonra bu gün en mutlu anım eve dönüyorum yine karşıma rabbim seni çıkardı. Allah senden ve senin gibilerden razı olsun" dedim ve ihtiyar ADAM yoluna devam etti.
HAYAT YOLUNUN SONUNA DOĞRU...
Evet kırk yıl sonra bugün o ADAM vefat etti ama sevgisi hala yüreğimde rahmet olsun.
Bugün 24 Kasım öğretmenler günü bu vesileyle tüm şehit, gazı ve vefat etmiş öğretmenlerimizi rahmetle hizmete devam edenleri de saygılarımla selamlıyorum.
24.11.2022
Muammer Tunahan
Meram Kozağaç Esob Özel Eğitim ve Uygulama Okulu
Beden Eğitimi Öğretmeni & Kulüp Başkanı
Bozkır Gücü Spor Kulübü
"S E V G İ N İ N G Ü C Ü"