Ceddimiz “Pilav yiyerek ve Mesnevî okuyarak…” (2)
Viyana Kapılarına Dayanan Ceddin Torunlar Bugün Okumaktan Acizler…
Viyana kapılarına pilav yiyerek ve kitap okuyarak giden ceddin torunları, bugün kitap okumaktan acizler. Viyana kapılarına kadar dayanan ceddin torunları olarak bizler, atalarımızın yaptıklarıyla sadece kendimizi avutuyoruz. Biz atalarımızın başarılarıyla avunurken batı, dünyaya hükmetmek için okuyor. Kime hükmetmek için? Sömürmek için İslam âlemine. İşin garip ve düşündürücü tarafı da "Oku" emrinin muhatabı Müslümanların buna rağmen hala kitap okumamalarıdır.
Araştırma sonuçlarında elde edile verilere göre ülkelerin kitap okuma yüzdeliklerine baktığımız zaman İslam ülkelerinin olmaması bu acı gerçeği daha iyi göstermektedir.
Düzenli kitap okuma da ülkelerin yüzdelikleri: İngiltere ve Fransa % 21, Japonya % 14, ABD % 14, Almanya % 11 kitap okurken Türkiye'nin ise sadece ve sadece % 0.01'i sürekli kitap okuyor.
Kişi başına düşen kitap sayısına göre; İsrail de 1369 kişiye, Almanya da 1072 kişiye, Japonya da 600 kişiye bir kitap düşerken Türkiye'de 10600 kişiye bir kitap düşmektedir.
Yine yayınlanan raporlara göre Türkiye, kitap okuma sıralamasında dünya ülkeleri arasında 86. sırada yer alırken, ihtiyaç maddeleri sıralamasında ise 235. sırada yer almaktadır. Bir aile cep telefonu ayda yaklaşık 213 TL ayırırken kitaba ayda değil yılda sadece ve sadece 6.5 TL ayırmaktadır.
Kitaba ayrılan zaman bakımından bizden; bir Norveçli 300 kat, bir Amerikalı 280 kat, bir İngiliz ve Japon 87 kat daha fazla zaman ayırmaktadır. Yine Türkiye'de yılda 6 bin kişiye bir kitap düşerken, 95 kişiye bir kahvehane, 65 bin kişiye bir kütüphane düşmektedir.
Yine yapılan araştırmalarda ülkemizdeki insanların yüzde 95'i son okuduğu kitabın ismini bilmemektedir. Ne kadar garip ne kadar üzücü bir sonuç. Garip bir ülkeyiz ki kitap fuarlarına okumak için kitap almaya değil de gezmeye gidiyoruz Bunun en güzel örneği de İstanbul Kitap Fuarı. Yayıncılara göre İstanbul Kitap Fuarı dünyanın en çok ziyaretçi çeken kitap fuarı olmasına rağmen ülkemizde düzenli kitap okuyanların oranı ise binde bir. Dünyada kitap için kişi başına harcanan para 1,3 dolarken ülkemizde çeyrek dolar.
Düzenli kitap okuma oranımız binde bir de olsa, televizyona ve telefona ayırdığımız zaman bakımından dünyada ilk sıralarda yer bulmaktayız. TUİK verilerine göre ülkemizde kitap okumaya ayrılan süre günde 1 dakika (yılda 6 saat) iken televizyona 6 saat, internete 3 saat zaman ayırıyoruz.
İbni Rüşd'ün kitap okumadan geçen sadece iki gecesi varmış; biri evlendiği gece, diğeri de babasının vefat ettiği gece. Oysa bizimde kitap okumadığımız geceler değil de kitap okuduğumuz geceler sayılı.
Televizyon ve sanal âleme değil de kitap okumaya zaman ayırmalıyız. Çünkü kitap okumak kişinin kendisine ve geleceğine yapacağı en büyük yatırımdır. Bir insan günde 20 sayfa kitap okusa ayda 600 sayfa eder. Yılda ise 7.300 sayfa eder. Yine bir öğrenci 12 yıllık zorunlu eğitimde günde 20 sayfa kitap okusa 12 yılda 87.600 sayfa eder. Buna birde 4 yıl üniversiteyi de eklersek bu sayı 116.800 eder. Bu insan iş hayatında da kitap okumaya devam ettiği takdirde rakamlar çok daha yükselecektir. Sadece öğrencilik hayatında bir insan kitap okusa 116.800 sayfa ettiğine göre bu kişinin boş olmayacağını gösterecektir. Derslere ve sınavlara çalışmayı saymıyoruz. Çünkü ders çalışmak kitap okumak değildir.
Sonuç olarak Viyana kapılarına pilav yiyerek ve kitap okuyarak giden ceddin torunları bugün kitap okumaktan aciz ise bunun üzerinde ciddi anlamda düşünülmesi gereken bir konu. Kim düşünecek. Tabi ki özellikle de anne baba olarak bizler. Başta kendimiz olmak üzere geleceğin teminatı olan çocukları sanal âlemden çıkarıp kitap okumaya ve okutmaya teşvik etmeliyiz.
Sanal âleme takılmakla değil, kitap okumakla rol model olmak dileğiyle…
***Son***
Viyana kapılarına pilav yiyerek ve kitap okuyarak giden ceddin torunları, bugün kitap okumaktan acizler. Viyana kapılarına kadar dayanan ceddin torunları olarak bizler, atalarımızın yaptıklarıyla sadece kendimizi avutuyoruz. Biz atalarımızın başarılarıyla avunurken batı, dünyaya hükmetmek için okuyor. Kime hükmetmek için? Sömürmek için İslam âlemine. İşin garip ve düşündürücü tarafı da "Oku" emrinin muhatabı Müslümanların buna rağmen hala kitap okumamalarıdır.
Araştırma sonuçlarında elde edile verilere göre ülkelerin kitap okuma yüzdeliklerine baktığımız zaman İslam ülkelerinin olmaması bu acı gerçeği daha iyi göstermektedir.
Düzenli kitap okuma da ülkelerin yüzdelikleri: İngiltere ve Fransa % 21, Japonya % 14, ABD % 14, Almanya % 11 kitap okurken Türkiye'nin ise sadece ve sadece % 0.01'i sürekli kitap okuyor.
Kişi başına düşen kitap sayısına göre; İsrail de 1369 kişiye, Almanya da 1072 kişiye, Japonya da 600 kişiye bir kitap düşerken Türkiye'de 10600 kişiye bir kitap düşmektedir.
Yine yayınlanan raporlara göre Türkiye, kitap okuma sıralamasında dünya ülkeleri arasında 86. sırada yer alırken, ihtiyaç maddeleri sıralamasında ise 235. sırada yer almaktadır. Bir aile cep telefonu ayda yaklaşık 213 TL ayırırken kitaba ayda değil yılda sadece ve sadece 6.5 TL ayırmaktadır.
Kitaba ayrılan zaman bakımından bizden; bir Norveçli 300 kat, bir Amerikalı 280 kat, bir İngiliz ve Japon 87 kat daha fazla zaman ayırmaktadır. Yine Türkiye'de yılda 6 bin kişiye bir kitap düşerken, 95 kişiye bir kahvehane, 65 bin kişiye bir kütüphane düşmektedir.
Yine yapılan araştırmalarda ülkemizdeki insanların yüzde 95'i son okuduğu kitabın ismini bilmemektedir. Ne kadar garip ne kadar üzücü bir sonuç. Garip bir ülkeyiz ki kitap fuarlarına okumak için kitap almaya değil de gezmeye gidiyoruz Bunun en güzel örneği de İstanbul Kitap Fuarı. Yayıncılara göre İstanbul Kitap Fuarı dünyanın en çok ziyaretçi çeken kitap fuarı olmasına rağmen ülkemizde düzenli kitap okuyanların oranı ise binde bir. Dünyada kitap için kişi başına harcanan para 1,3 dolarken ülkemizde çeyrek dolar.
Düzenli kitap okuma oranımız binde bir de olsa, televizyona ve telefona ayırdığımız zaman bakımından dünyada ilk sıralarda yer bulmaktayız. TUİK verilerine göre ülkemizde kitap okumaya ayrılan süre günde 1 dakika (yılda 6 saat) iken televizyona 6 saat, internete 3 saat zaman ayırıyoruz.
İbni Rüşd'ün kitap okumadan geçen sadece iki gecesi varmış; biri evlendiği gece, diğeri de babasının vefat ettiği gece. Oysa bizimde kitap okumadığımız geceler değil de kitap okuduğumuz geceler sayılı.
Televizyon ve sanal âleme değil de kitap okumaya zaman ayırmalıyız. Çünkü kitap okumak kişinin kendisine ve geleceğine yapacağı en büyük yatırımdır. Bir insan günde 20 sayfa kitap okusa ayda 600 sayfa eder. Yılda ise 7.300 sayfa eder. Yine bir öğrenci 12 yıllık zorunlu eğitimde günde 20 sayfa kitap okusa 12 yılda 87.600 sayfa eder. Buna birde 4 yıl üniversiteyi de eklersek bu sayı 116.800 eder. Bu insan iş hayatında da kitap okumaya devam ettiği takdirde rakamlar çok daha yükselecektir. Sadece öğrencilik hayatında bir insan kitap okusa 116.800 sayfa ettiğine göre bu kişinin boş olmayacağını gösterecektir. Derslere ve sınavlara çalışmayı saymıyoruz. Çünkü ders çalışmak kitap okumak değildir.
Sonuç olarak Viyana kapılarına pilav yiyerek ve kitap okuyarak giden ceddin torunları bugün kitap okumaktan aciz ise bunun üzerinde ciddi anlamda düşünülmesi gereken bir konu. Kim düşünecek. Tabi ki özellikle de anne baba olarak bizler. Başta kendimiz olmak üzere geleceğin teminatı olan çocukları sanal âlemden çıkarıp kitap okumaya ve okutmaya teşvik etmeliyiz.
Sanal âleme takılmakla değil, kitap okumakla rol model olmak dileğiyle…
***Son***