BİZ DEMİŞTİK
Eski kovboy filmlerini izleyenler hatırlayacaktır,klasik bir sahne vardır hemen hemen her kovboy filminde görülür, kovboy atıyla bir kasabaya girer ama ortada kimseler yoktur. Kasabanın bir ucundan diğer ucu görünür,sokaklarda kimse yoktur. Rüzgarla savrulan bir çalı ve havlayan köpeklerden başka hiç hareket yoktur. Kasabanın terk edildiğini düşünür kovboy ama sonradan herkesin evinde olduğunu ve perdelerin ardından onu izlediklerini anlar. İşte Bozkır çarşısı da aynı o filmlerde ki sahne gibi terk edilmiş bir kasaba izlenimi veriyor. Esnaflar sıcağın etkisiyle dükkanlarından çıkmayınca, zaten caddelerden geçen de olmayınca, terk edilmiş bir kasaba gibiyiz.
Geçen haftalar da ki yazılarımı takip edenler bilirler, tüm bunların sebebini yazdık. Kısaca özetlersek,azalan nüfus,köylerin boşalması,üretimin olmayışı,gurbetçilerimizin gelmeyişi,Yörüklerin gelmeyişi… vs. Şimdi bir de olayın diğer tarafından bakıp empati kuralım ve konuştuğumuz gurbetçilerimiz ve Yörüklerle sohbetimiz sonucu edindiğimiz izlenimleri aktarmaya çalışalım. Birkaç gurbetçi dostumuzun söylediklerini aktarıyorum. "Burası bizim toprağımız, çok seviyoruz,ancak geçmişte ki insanlar göç etmişler, tanıdıklar gittikçe azalıyor,köyde kimse yok,bizim bile canımız sıkılıyor ki çocuklar ve gençler köye gelmekten nefret ediyorlar. Önceleri bir festival,bir organizasyon yada bir lunapark türü eğlenceler olur, hiç olmazsa gençleri çocukları biraz oyalar teselli ederdik ancak şimdi bırakın eğlenceyi çay içebileceğimiz bir yer yok, çocuklara Bozkır'a gidelim dediğimizde -ne yapacağız ki- diyorlar ve onların gönlünü yapmak için Konya'ya gidiyoruz" diyorlar. Şimdi empati kuralım ve Bozkır'ın neden bu kadar boş olduğunu anlamaya çalışalım. Geçtiğimiz hafta Seydişehir Belediyesinin düzenlediği Kuğulu Park şenliklerinde katılımın yarıdan fazlasının Bozkır'lı olduğu söyleniyor ki sosyal medyadan da izlediğimiz kadarıyla gitmeyen bir biz kalmışız sanki. On binlerce kişi sadece konser dinlemek için değil, eğlenmek, değişiklik olsun ve ortamdan biraz uzaklaşmak amacıyla Seydişehir'e akın etmiş. Mükemmel bir organizasyonla beklenenden daha kalabalık misafir ağırlamış komşu ilçemiz. Peki bu kime yarar sağladı derseniz, her şeyi bir tarafa bırakın, insanlarına psikolojik olarak bir katkı sağladığı ortadadır. Ekonomik katkısını söylemiyorum bile… Oraya gidenler hiçbir şey satın almasalar bile Seydişehir sokaklarını canlandırdılar,hiçbir şey almayan bile bir su, bir çay içti,yemek yedi…
Gelelim Yörüklere, hayvancılık sektörünün giderek daralmasıyla yaylalara gelen yaylacı profili de değişmeye başladı. Eskiden atlarla develerle gelip, peynir satmak için Pazar da yerini alan Yörükler artık lüks araçlarıyla gezmek için gelir oldu. Yaylalara yapılan lüks evler ve bahçelerdeki lüks araçlar bunun kanıtı. Sahilin sıcağından kaçmak için hafta sonu bile olsa gelmek için yaylalara evler yaptılar. Bu insanları Bozkır esnafı olarak Bozkır'dan kaçırttık,bunu itiraf etmek zorundayız ancak tek sebep olarak esnafı suçlamak insafsızlık olur. Yıllarca yapılmayan yayla yollarımız yüzünden Yörüklerin ayak alışkanlıkları değişmek zorunda kaldı, daha uzakta olsa yolu düzgün diye Seydişehir'e gitmeye başladılar ve dahası oradan evler alarak yerleşmeye bile başladılar, hatta görmüşsünüzdür sırf Yörüklerin oturduğu bir site bile var… Seydişehir hem yollarını yaparak hem de gelenlere kucak açarak maalesef Yörükleri elimizden aldı. Geçtiğimiz haftaki festivalde Bozkırlılar kadar yaylacı Yörüklerin olduğu söyleniyor.
Sonuç olarak diyeceğim şu ki; hani "aman bu da her şeyi biliyor,ağzı olan konuşuyor…"gibi şeyler söyleyenler var ya, işte onu söyleyenler geçmişte biz bunların olacağını söyleyip bas bas bu köşeden tedbir alalım hazır olalım,yayla yollarını yapalım falan diye haykırırken de aynı şeyleri söylüyorlardı. O zaman yapılan eleştirileri kişisel algılamayıp da bir şeyler yapmak için çabalansaydı,bu gün bu yazıya gerek kalmayacaktı. Keşke biz demiştik dedirtmeseydiniz bize… Ama üzülerek diyorum ki biz demiştik…
Geçen haftalar da ki yazılarımı takip edenler bilirler, tüm bunların sebebini yazdık. Kısaca özetlersek,azalan nüfus,köylerin boşalması,üretimin olmayışı,gurbetçilerimizin gelmeyişi,Yörüklerin gelmeyişi… vs. Şimdi bir de olayın diğer tarafından bakıp empati kuralım ve konuştuğumuz gurbetçilerimiz ve Yörüklerle sohbetimiz sonucu edindiğimiz izlenimleri aktarmaya çalışalım. Birkaç gurbetçi dostumuzun söylediklerini aktarıyorum. "Burası bizim toprağımız, çok seviyoruz,ancak geçmişte ki insanlar göç etmişler, tanıdıklar gittikçe azalıyor,köyde kimse yok,bizim bile canımız sıkılıyor ki çocuklar ve gençler köye gelmekten nefret ediyorlar. Önceleri bir festival,bir organizasyon yada bir lunapark türü eğlenceler olur, hiç olmazsa gençleri çocukları biraz oyalar teselli ederdik ancak şimdi bırakın eğlenceyi çay içebileceğimiz bir yer yok, çocuklara Bozkır'a gidelim dediğimizde -ne yapacağız ki- diyorlar ve onların gönlünü yapmak için Konya'ya gidiyoruz" diyorlar. Şimdi empati kuralım ve Bozkır'ın neden bu kadar boş olduğunu anlamaya çalışalım. Geçtiğimiz hafta Seydişehir Belediyesinin düzenlediği Kuğulu Park şenliklerinde katılımın yarıdan fazlasının Bozkır'lı olduğu söyleniyor ki sosyal medyadan da izlediğimiz kadarıyla gitmeyen bir biz kalmışız sanki. On binlerce kişi sadece konser dinlemek için değil, eğlenmek, değişiklik olsun ve ortamdan biraz uzaklaşmak amacıyla Seydişehir'e akın etmiş. Mükemmel bir organizasyonla beklenenden daha kalabalık misafir ağırlamış komşu ilçemiz. Peki bu kime yarar sağladı derseniz, her şeyi bir tarafa bırakın, insanlarına psikolojik olarak bir katkı sağladığı ortadadır. Ekonomik katkısını söylemiyorum bile… Oraya gidenler hiçbir şey satın almasalar bile Seydişehir sokaklarını canlandırdılar,hiçbir şey almayan bile bir su, bir çay içti,yemek yedi…
Gelelim Yörüklere, hayvancılık sektörünün giderek daralmasıyla yaylalara gelen yaylacı profili de değişmeye başladı. Eskiden atlarla develerle gelip, peynir satmak için Pazar da yerini alan Yörükler artık lüks araçlarıyla gezmek için gelir oldu. Yaylalara yapılan lüks evler ve bahçelerdeki lüks araçlar bunun kanıtı. Sahilin sıcağından kaçmak için hafta sonu bile olsa gelmek için yaylalara evler yaptılar. Bu insanları Bozkır esnafı olarak Bozkır'dan kaçırttık,bunu itiraf etmek zorundayız ancak tek sebep olarak esnafı suçlamak insafsızlık olur. Yıllarca yapılmayan yayla yollarımız yüzünden Yörüklerin ayak alışkanlıkları değişmek zorunda kaldı, daha uzakta olsa yolu düzgün diye Seydişehir'e gitmeye başladılar ve dahası oradan evler alarak yerleşmeye bile başladılar, hatta görmüşsünüzdür sırf Yörüklerin oturduğu bir site bile var… Seydişehir hem yollarını yaparak hem de gelenlere kucak açarak maalesef Yörükleri elimizden aldı. Geçtiğimiz haftaki festivalde Bozkırlılar kadar yaylacı Yörüklerin olduğu söyleniyor.
Sonuç olarak diyeceğim şu ki; hani "aman bu da her şeyi biliyor,ağzı olan konuşuyor…"gibi şeyler söyleyenler var ya, işte onu söyleyenler geçmişte biz bunların olacağını söyleyip bas bas bu köşeden tedbir alalım hazır olalım,yayla yollarını yapalım falan diye haykırırken de aynı şeyleri söylüyorlardı. O zaman yapılan eleştirileri kişisel algılamayıp da bir şeyler yapmak için çabalansaydı,bu gün bu yazıya gerek kalmayacaktı. Keşke biz demiştik dedirtmeseydiniz bize… Ama üzülerek diyorum ki biz demiştik…