15 TEMMUZ’UN İSLAMİ CEMAATLERE ETKİSİ

Ali Dutal

            "15 Temmuz Darbe" girişiminden hemen sonra "İslami Cemaat FETÖ İlişkilendirilmesi" başlıklı yazımda, darbe girişiminin arkasındaki gerçekleri göz ardı eden bazı kesimlerin; bir kısmının bilinçli bir kısmının bilinçsizce "İslami Cemaat" anlayışını FETÖ ile ilişkilendirerek toplumun Ehli Sünnet İslami Cemaatlere olan bakışını olumsuz yönde etkileme çabası içerisinde olduklarını ve bunların kimler olduğunu açıklamaya çalışmıştım.

            Bugün, kaygılarımın gerçeğe dönüşmesinin derin üzüntüsü içerisindeyim. Bu durumu hem kendi gözlemlerim hem de MAK Danışmanlık Şirketi'nin "Türkiye'de Toplumun Dine ve Dini Değerlere Bakışı" üst başlığı ile yaptığı anket çalışmasında görmekteyim.

Ankette; FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimi, cemaat ve tarikatlara bakışınızı nasıl etkiledi? Sorusuna;

Ankete katılanların yüzde 30'u, "Tarikat ve cemaatlere olumsuz ya da kuşkuyla bakmama neden oldu" cevabını verirken sadece yüzde 12'si "tarikat ve cemaatlere bakışında bir değişiklik olmadığı" cevabını veriyor.

Oysa ki, Diyanet İşleri Başkanlığının 2013 yılında yaptırdığı araştırmada, halkın yarısı dini grup ve cemaatlerin yararlı olduğunu, kısmen katılanların oranı ise 19 olurken bu düşünceye katılmayanların oranı 16,7'dir.

15 Temmuz'dan sonra cemaat ve tarikatlara karşı yüzde 30 gibi yüksek bir oranda olumsuz algının oluşmasını sadece 15 Temmuz Darbe girişimine bağlamıyorum. 15 Temmuz Darbe girişiminin etkisi olmakla birlikte bazı kesimlerin olumsuz propagandalarının da etkisinin olduğu bir gerçektir.

Ayrıca, bu olumsuz algıya birlik beraberlik içinde gerekli çabayı gösteremeyen, tepkilerini ortaya koyamayan, kendi kabuğuna çekilmiş Ehli Sünnet İslami Cemaatlerin de rolü var. Bu kadar vicdansızca saldırıya rağmen tepki olmamasını bir türlü anlamıyorum.

            İslami Cemaatleri vicdansızca, kasıtlı olarak ithamlara tabi tutan kesimler kimler;

1-İslam'a uzak, İslami olan her şeye karşı olanlar,

            2-İslam'a uzak değil; ancak, bilmeyen, araştırmayan, incelemeyen birilerinin söylemlerinden etkilenen kesimler yani tuzağı göremeyenler.

            3-Tasavvufa, tarikata düşman, tasavvuf ve tarikat üzerinden ehli sünnet inancını bozmaya çalışan kesimler,

            Bu grupların içinde en tehlikelileri üçüncü grupta olanlar. Bunlar faaliyetlerini sistematik şekilde yürütmekte olup ikinci gruptakileri de etkilemektedirler.

Maalesef, Müslüman kardeşlerim bilgi eksikliğinden kaynaklı üçüncü gruptaki şer odaklarının akla uygun gibi görünen şeytani tuzaklarını görememektedirler.

            Türkiye'de faaliyetini sürdüren Ehli Sünnet İslami Cemaatlerin istisnasız tamamı F. Gülen anlayışına her zaman mesafeli durmuşlar; iman ve itikadı noktada, özellikle "Dinler Arası Diyalog, Ilımlı İslam, Türkçe Olimpiyatlarında kız çocuklarına şarkı türkü söylettirilmesi…v.s" gibi görüş ve faaliyetlerinden kaygı duymuşlar, kabul etmemişler; mensuplarını bu tür İslam dışı anlayış ve faaliyetlerden uzak tutmaya çalışmışlardır.

            Ülkemizin kalburüstü iş adamları, siyasetçileri sanatçıları, sporcuları bu adamın gücünden faydalanmak için el öpme sırasına girerlerken Ehli Sünnet Cemaat ve Ehli Sünnet Hocalar bunların iman ve itikada olan zararlarına ilişkin ikazlarını hep yapmışlardır.

            FETÖ yapılanmasına karşı en tutarlı, ilkesel duruşu ortaya koyan Ehli Sünnet İslami Cemaatlerdir.

            Bu yapıya ilişkin suçlular aranıyorsa en suçlu kim bilmem; ancak, en suçsuz olanlar "Ehli Sünnet İslami Cemaat"lerdir.

            Toplumun büyük çoğunluğunun, ülkemizdeki cemaatler hakkında sağlıklı bir bilgiye sahip olmadıklarını, bundan kaynaklı olumsuz propagandaların etkisi altında düşüncelerinin şekillendiğini, düşünüyorum.

            Ülkemizde faaliyetini sürdüren cemaatlerin, faaliyet metotları farklılık gösterse de kahir ekseriyeti "Nakşi Tarikat Temelli Cemaatler" dir.

     Ülkemiz Müslümanları ve faaliyetini sürdüren İslami Cemaatlerin rejimi değiştirme gibi bir hedeflerinin olmadığı, devletimizin kurumları tarafından da bilinen bir gerçektir.

Bunların tek derdi; İslam'ın öğrenilmesi, öğretilmesi ve yaşatılması; ülkemizin her alanda güçlenmesi ve söz sahibi olmasıdır.

     Belli dönemlerde, kendilerine karşı yapılan baskı ve yıldırmalar karşısında dahi devletine hep saygıyla bakmışlar; kırılmalarına rağmen, kırıcı hal ve hareket içinde olmamışlar, dualarında; "devletin daim olmasına" her zaman yer vermişlerdir.

     Ülkemizde faaliyetini sürdüren Ehli Sünnet akidesine bağlı İslami Cemaatler, ülkemiz geleceğinin sigortalarıdır.

Adının önüne İslami isimleri koyan emperyalist güdümlü örgütlerin, ülkemizde taban bulamamasının önündeki en önemli engel, bu İslami Cemaatlerdir.

Ülkemiz insanı bazı olumsuz algılardan kurtulup bu cemaatleri tanımaya çalışmalı ve inanıyorum ki tanıdıkça bakış açıları olumlu yönde değişecektir.

     Devletin, bazı kurumları ile bazı halk kesimlerinin endişelerini yersiz buluyorum. İslami cemaatlerin olgun ve kapsayıcı yapısı, ülkemizin huzuru ve geleceği için büyük şanstır.

Birilerinin, "sıra diğer cemaatlere de gelecek" diye yaptığı kara propagandaya prim vermeyiniz. Bunların amaçları hem İslami cemaatleri kötü göstermek hem de İslami cemaat mensuplarının devletine olan güvenini zedelemek. 

-Neyin sırası utanmazlar! Kim emperyalistlerin uşağıysa Allah(cc) belasını versin!

Ben bu kara propagandanın da FETÖ kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

Bütün samimiyetimle inanarak ifade ediyorum;

Yüzde yüz değil; yüzde bir milyon garanti veriyorum; Ehli Sünnet bir cemaate mensup kişi asla ve asla devletine ve milletine karşı ihanet etmez, edemez! Böyle bir ihanet eşyanın tabiatına aykırıdır.

     Bunu bilen ve ülkemiz üzerinde hesabı olan tüm düşmanların hedefinde Ehli Sünneti bozma planları vardır. Bunlar tasavvuf ve tarikatları kötü göstermeye çalışırlar.

     Ehli Sünnet inancın ülkemizde hayat bulmasında Ehli Sünnet İslami Cemaatlerin çok büyük rolü vardır. Bu rolden kaynaklı asılsız mesnetsiz ve aşağılık iftiralara tabi tutulmaktadırlar. Hepimiz bu şer odaklarının aldatıcı söylemlerine karşı uyanık olmalıyız. 

     -Gayeleri Allah'ın dinini insanlara öğretme ve yaşatma olan tarikatlar; İslam'ın aksi bir tutum ve davranışlarda bulunabilir mi?

     Asla ve asla İslam'ın aksine bir tutum ve davranışlarda bulunamazlar; bulunan varsa bunların kesinlikle tasavvuf ve tarikatla alakası yoktur. Bunlar, İslam düşmanı güçlerin kullandığı sapık yapılardır.

     Kısa vadelilerini 28 Şubat darbesinden önce gördük. O dönem bunları kullandılar ve sonra da işleri bitince çöpe attılar.

-Hani nerede Müslüm GÜNDÜZ, Ali KALKANCI ve diğerleri?

Bunların düzmece olduğunu bu millet sonradan öğrendi; öğrendi ama, yine zararını Müslümanlar çekti, yine Müslümanların çektiği gibi…

Uzun vadeli olanını da 15 Temmuz Darbe girişiminde gördük. Bundan sonra da kullanacakları olacak; ancak, asla ve asla Ehli Sünnet İslami Cemaatleri hiçbir şekilde kullanamazlar.

     Millet ve devlet olarak yapmamız gereken şey; ehli sünnete ve ehli sünnetin yaşaması için Ehli Sünnet İslami Cemaatlere sahip çıkmaktır.

     Neden, İslam düşmanı emperyalist güçlerin kullandığı FETÖ'nün ülkemize yaptığı ihanetin bedelinin sonuçlarını hiç hak etmedikleri halde Ehli Sünnet İslami Cemaatler ödüyor?

Yanarım da ona yanarım! İslam düşmanlarının her türlü aşağılık iftiralarıyla gerçekleştiremedikleri itibarsızlaştırma amaçlarını FETÖ bağlantılı 15 Temmuz Darbe girişimiyle büyük oranda gerçekleştirdiler.

Hz. Allah(cc) hepimize gerçeği görme,  İslami Cemaat mensuplarına da gerçeği gösterme iradesi ve çabası versin.

     

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar