REFERANDUM SONRASI YAŞANANLAR
16 Nisan'da yapılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Halk oylamasında Türk milleti kullandığı tercih doğrultusunda hür iradesini sandığa yansıtmıştır. Yüzde 85 oranında katılımın olduğu referandum seçiminde milletin çoğunluğunun kararı Evet den yana olmuştur. Bundan sonra yapılması gereken şey, milletin vermiş olduğu karara saygı duymaktır. Ama ne hikmetse bunu bir türlü hazmedemeyen bazı çevreler milletin kararına saygı duymak yerine farklı yollara başvurmanın çabası içerisine girmişlerdir. Beyhude arayışlar içerisine girenlere acizane tavsiyem şudur ki; milletin kararı ortadadır ve beğenseniz de beğenmeseniz de sizde milletin kararına saygı duymak ZORUNDASINIZ. Sonuç olarak millet son kararını sandıkta söylemiştir. Milli iradenin sözünün üstünde başka hiçbir sözün önemi yoktur. Ama hala bu sözün üstüne söz söylemek isteyenlerde şunu çok iyi bilsin ki, ancak boşa konuşursunuz ve milletin gözünde varsa birazcık değeriniz onu da bitirirsiniz.
Neymiş efendim oy pusulalarının üzerinde mühür yokmuş. Onu hepimiz anladık da, yalnız daha sandıklar açılmadan bu konuda Yüksek Seçim Kurulunun almış olduğu bir kararın olduğu gerçeğini de hala anlamayanlar var. Diğer bir taraftan da mühürsüz oyların kullanıldığı sandıklarda görevli olanların, konuya ilişkin olarak herhangi bir sıkıntının olmadığına dair tuttukları tutanaklarda kayıtlara geçirilmiştir. Bu tutanaklara imza atanlar arasında da seçimin iptali yönünde bir yerlere başvuranların kendi üyeleri de vardır. O halde daha niye kıvranıp duruyorsunuz? Sizin asıl meseleniz başka tabi. Millet yerine başka yerlere sırtınızı dayadığınız ağa babaları sonuçtan son derece rahatsızda, onlara şirin görünmek uğruna son bir çırpınışla Nasrettin hoca misali ''ya tutarsa'' diyorsunuz. Tutmaz kardeşim tutmaz. Bu milletin çaldığı mayanın üstüne başka maya tutmaz. Şayet tutsaydı 15 Temmuzda tutardı. Onun için bırakın artık boş işlerle uğraşmayı da artık aslınıza dönün.
Şüphesiz ki toplumlarda herkesi memnun etmenin imkânı yoktur. Birileri için iyi olan şeylerin, başkalarına göre kötü olması çok doğal bir durumdur. Burada çoğunluk ne demiş önemli olan odur. Çoğunluk neye karar verirse azınlıkta bunu kabul etmek durumundadır. Yoksa çözüme ulaşmak noktasında sonuca varmak imkânsız olur. Bu da toplumlarda huzursuzluğa yol açar. Millet hür iradesiyle sandığa gitmiştir ve kararını Evet den yana kullanmıştır. Burada herkese düşen ortak görev bundan sonra Türkiye için birlik olmaktır. Her zaman uyanık olmamız gerçeğini asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Bizi birbirimize düşürmenin hesabı içerisinde olanların oyunlarına gelmek yerine birbirimize sahip çıkmalıyız. Burnumuzun dibindeki Suriye'nin geldiği son durum ortadadır. Kim ister ki Türkiye'de aynı duruma düşsün? Kim mi ister? Bunu ancak en büyük düşmanımız olan haçlı zihniyeti ve onun ülkemizdeki uzantıları ister.
Bırakalım artık referandumu tartışmayı da önümüze bakalım. Bundan sonra darbe gecesinde olduğu gibi bir olalım, iri olalım, diri olalım ve hep birlikte Türkiye olalım. Türk'ün Türk'ten başka dostunun olmadığı gerçeğini hepimiz artık adımız gibi biliyoruz. Bizler var olacaksa da birlikte var olacağız, yok olacaksak da birlikte yok olacağız. Bu millete yakışanda budur zaten. Çünkü biz geçmişi kahramanlıklarla dolu olan ecdadın torunlarıyız. Memleket ve millet uğruna kanlarını bu topraklara akıtan atalarımızın yadigârı olan aziz vatanın şerefli insanlarıyız. Bu vatan etnik kökeni ve siyasi görüşü ne olursa olsun hepimizindir. Her zaman da söylediğimiz gibi başka bir Türkiye'de yoktur. Öyleyse aklımızı başımıza alalım. Türkiye'yi yeni sistemde neler bekliyor bu vakitten sonra hep birlikte bunları tartışalım. Varsa bir yanlış hep birlikte karşı çıkalım. Fakat iyi ve doğru olana da hep birlikte destek olalım. Ne diyor milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy ''Sâhipsiz olan memleketin batması haktır; Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır''.
Kenan AKBAŞ / 24.04.2017