CUMA HUTBESİNİN MUHATABI KİM


Ali Dutal

Diyanet İşleri Başkanlığı Cuma Hutbelerinde çok çok önemli ve hassasiyet gösterilmesi gereken konulara yer vermektedir. Hutbeyi hazırlayan Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü ekibini tebrik ediyorum.

27.05.2025 Cuma Günü camilerimizde okunan "Kamu Hakkı Dokunulmazdır" konulu hutbenin içeriği ve özellikle mesajı muhteşemdi, tatbikî alabilenlere.

İnşallah, mesaj muhataplarına ulaşır da kara kara düşünür, muhasebesini yaparlar!

Samimiyetimle ifade ediyorum:

Yüzde 90'nın kendisini Müslüman tanımladığı ülkemin yöneten ve yönetilenlerinin yüzde 90'ı bu hutbenin mesajını dikkate alsa, hayatına uygulasa inanın bu ülke yaşadığı hiçbir sosyo-ekonomik sıkıntıyı yaşamaz huzur ülkesi olur.

Hutbeden bazı bölümleri paylaşıp değerlendirmesini sizlere bırakıyorum. Hutbe şöyle:

Hayber'in fetih günüydü. Müslümanlar o gün, büyük bir zafer elde etmişlerdi. Zaferin ardından sahabiler Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)'in yanında, canlarını feda eden şehitleri bir bir anıyorlardı. Birinin adı zikredildiğinde Peygamber Efendimiz (s.a.s), o kişi hakkında şöyle buyurdu:

"Hayır! Ben onu kamu malından çaldığı bir hırka ile cehennemde gördüm."(1)buyurdu.

 Allah Resûlü (s.a.s) bu sözleriyle bizlere; kamu hakkını çiğnemenin Allah yolunda ölen bir kimsenin şehit olmasına engel olacak derecede büyük bir günah olduğunu haber vermektedir.

Kamu hakkı; 'Hukukullah'tır; Allah'ın hakkıdır, Rabbimizin bizlere emanetidir. Bu emanete sahip çıkmak, Müslüman olmanın bir gereğidir.

Kamu hakkına ihanet etmek; sadece bir haksızlık değil, aynı zamanda bir zulümdür. Kamu malı ise; topyekûn bir milletin ortak menfaat alanıdır. Hiç kimse bu mallar üzerinde şahsi ve keyfi bir tasarrufta bulunamaz.

Kamu malı; sadece hayatta olanların değil, henüz doğmamış çocukların, tüyü bitmemiş yetimlerin, bütün muhtaçların, garip gurebanın da hakkıdır.

Kur'an-ı Kerim'de 'Gulûl' olarak isimlendirilen hazine, kamu, belediye, vakıf ve dernek mallarına el uzatmak; insanı dünyada zillete, ahirette büyük bir azaba sürükleyen ağır bir vebal, büyük bir günahtır.

Nitekim Yüce Rabbimiz, "…Kim, kamu malına ihanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı, boynuna asılı olarak gelir..."(2) buyurmaktadır.

Hazineye, vakıflara, derneklere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait menkul veya gayrimenkulleri zimmete geçirmek, işgal etmek ya da vasıflarını değiştirerek gayr-i meşru kazanç sağlamak ateşten bir korla karnı doldurmaktır.

Bu hususta Resûl-i Ekrem (s.a.s)'in uyarısı gayet açıktır: "Hiç kimse hakkı olmayan bir karış toprağı bile almasın! Eğer alırsa, kıyamet gününde Allah yedi kat yeri onun boynuna dolar."(3) Buyurmaktadır.

Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik vermek, çalışma saatlerinde şahsi işlerle meşgul olmak, hak hukuk tanımamaktır, günahtır.

Yaptığı iş karşılığında aldığı ücretten başka, hak etmediği bir ücret talep etmek harama el uzatmaktır.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır: "Bir kimseyi bir işte görevlendirip yaptığı işin karşılığı olarak ona bir ücret verdiysek, onun bu ücret dışında alacağı her şey emanete hıyanettir."(4) Buyurmaktadır.

Hediye kisvesine bürünen her türlü çıkar ilişkisi, cehennem ateşinden bir parçadır.

            Bir kişinin yapabileceği bir iş için birden fazla kişiyi işe almak kamu kaynaklarını israf etmektir.

Torpil yapmak ve yaptırmak, adam kayırmak ve kollamak, gençlerimizin hayallerini çalmaktır.

Elektrik ve suyu kaçak kullanmak, toplumun tamamının malına el uzatmaktır, haramdır.

Devletin; tarımda, hayvancılıkta ve ticarette verdiği destekleri amacı dışında kullanmak, kamu hakkını ihlal etmektir, günahtır. Daha fazla destek almak için olmayan tarlaları varmış gibi beyan etmek ya da vasıfsız tarlaları vasıflı göstermek, büyük bir haksızlıktır, zulümdür.

Değeri düşsün diye çiftçinin ürününü tarlada bekleterek gerçek fiyatının altında almak, fiyatlar artsın diye karaborsacılık ve stokçuluk yapmak, haksız yere milletin malına el koymaktır, haramdır, günahtır.

İhtiyacı olmadığı halde sosyal yardım almak, ailesinden kalan maaşı alabilmek için resmiyette boşanıp gerçekte birlikte yaşamaya devam etmek, ateşten gömlek giymektir.

Menfaat elde etmek için rüşvet alıp vermek ise Allah'ın lanetine müstahak olmaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s), "Allah'ın laneti, rüşvet verenin de alanın da üzerine olsun."(5) buyurmaktadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s): "Kamu malından haksız kazanç sağlayanlar için kıyamet günü ancak cehennem azabı vardır."(6) Buyurmaktadır.

Kaynaklar: 1Müslim, İman, 182. 2 Âl-i İmrân, 3/161. 3 Müslim, Müsâkât, 141. 4Ebû Dâvûd, Harâc, fey' ve imâre, 9,10. 5İbn Mâce, Ahkâm, 2. 6Buhârî, Farzu'l Humus, 7.

Şimdi gelelim esas konumuza:

Bu hutbenin camilerimizde okutulmasının sebebini hepinizin anladığına hiç şüphe duymadan inanıyorum.

Bugün ülke insanımızın kahir ekseriyeti hutbenin içeriğinde yer alan hususların uygulamasından rahatsız ve her ortamda rahatsızlıklarını dile getirdiklerine şahit oluyoruz.

Herkes rahatsız ama herkes işine geldiği gibi hareket etmekte o da oldukça düşündürücü değil mi?

-27.06.2025 tarihli "Kamu Hakkı Dokunulmazdır" konulu Cuma Hutbesinin muhatabı veya muhatapları kimdir?

Hiç kuşkusuz birinci muhatabı yönetenler ikinci muhatabı yönetenleri haksızlık yapmaya zorlayan yönetilenlerdir.

Yönetilenlerin yönetenleri haksızlık yapmaya zorlaması, haksızlık yapan yönetenlerin Allah(cc) katında sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Yönetilenler bir suçluysa yönetenler on suçludur; çünkü, kamu malını koruma onların sorumluluğundadır.

Ayrıca, haksızlığa uğrayan kişinin başkalarına haksızlık yapma hakkı da yoktur, kim var derse o daha büyük vebal ve büyük günah işlemiş olur.

 

 

Son Fotoğraflar

Tüm Fotoğraflar