Okullar Açılırken; *“…AMA KAZIN AYAĞI HİÇTE ÖYLE DEĞİL!”*
Her eğitim öğretim yılında olduğu gibi okulların açıldığı şu günlerde de anne babaların tatlı telaşları çocukların eğitimlerinin ne kadar önemsendiğinin bir göstergesidir. Nasıl başlanırsa öyle gider diyerek çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadırlar. Çocukların *geleceğinin iyi bir eğitimden geçeceği* düşünen ve ekonomik durumu iyi olan birçok veli; çocuklarını özel okula kaydettirdi. Durumu olmayanlarda bulunduğu yerin en iyi okuluna vermeye çalıştıklarını gördük.
***
Anne babaların çocuklarına karşı çabalarını takdirle karşılıyoruz. Yalnız birçok velimiz işin maddi boyutunu düşünmekte *psikolojik boyutunu düşün(e)memektedirler.* Yani görevlerinin sadece çocukların fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu düşünmekteler ve psikolojik ihtiyaçlarını düşün(e)memektedirler.
***
Maddiyat önemli ancak iş sadece maddiyatla çözülmüş olsaydı *bizim gibi köy kasabada okuyup özel okul ve dershane yüzü görmeyenler bugün farklı meslekler (öğretmen olmasaydım köyde büyüdüğüm için büyük ihtimalle çiftçi ya da çoban olurdum) icra eder olacaktık.* *AMA KAZIN AYAĞI HİÇTE ÖYLE DEĞİL!*
***
Maddiyat önemli ancak başarı için olmasa olmazların başında gelmez. Bugün başarılı olan birçok insanın geçmişine bakıldığı zaman maddi sıkıntılar yaşadığını ve bunları da çok fazla problem etmeden eğitimlerine devam ederek başarıyı yakaladıklarını görüyoruz.
***
Eğitimde fiziksel ihtiyaçlar önemli ancak olmazsa olmazların başında değil dedik. Çünkü meslek hayatım boyunca binlerce öğrenciyle görüştüm fakat hiçbir öğrenciden ailelerinin maddi imkânsızlarını şikâyet etme adına bir cümle duymazken *"Ailem beni sevmiyor, benimle ilgilenmiyor…"* diye başlayan psikolojik ihtiyaçları ifade eden cümleler kuran yüzlerce öğrenci ile görüştük.
***
Birçok anne baba; çocuklarının kendilerinden sadece yiyecek, giyecek ve para istediğini zannederler. Onun için de velilerimiz: *"Hocam yemedim yedirdim, giymedim giydirdim, dershaneye, özel okula bile gönderdim... başka daha ne yapabilirim!"* derler.
***
İşte konunun ayrıştığı nokta da burada. Anne babalar işin maddiyatında; çocuklar ise psikolojisindedirler. Bugün birçok çocuk; anne babasıyla iletişime bağlı "Anlaşıl(a)mama" sıkıntısı yaşamaktadırlar. Ailesi tarafından dinlenilmeyen ve buna bağlı olarak anlaşılmadığını düşünen birçok çocuk, psikolojik sıkıntılar yaşamaktadır. *Bu çocuklara bal baklava yedirmeler, markalı kıyafetler giydirmeler, özel okul ve özel öğretim kurslarına göndermeler… çocukların psikolojik açlıklarını gidermiyor.* Okul çocuğunun maddi ihtiyaçları en iyi şekilde karşılanırken duygusal ve psikolojik ihtiyaçları hep ikinci planda kalmaktadır.
***
*Anne babalar çocukların sadece karınlarını doyurmak, üstlerini giydirmek ve okul ihtiyaçlarını karşılamakla görevinin bittiğini sanırlar.* Oysa çocukların fiziksel ihtiyaçlarının yanında duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarının da olduğu aklına dahi getirmek istemezler.
***
Çocukların başarılı olmaları, aile tutumlarına bağlıdır.
Bunun için de *ANNE-BABALARA DÜŞEN GÖREVLERİN* bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Çocuklara yapılan fedakârlıklar; "Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim, kursa, özel okula, dershaneye gönderdim..." sürekli gündemde tutulmamalı. Yine *"Benim zamanımda, ben senin yerinde olsaydım…"* gibi uzun uzun nasihatlerden kaçınılmalı.
2. Çocukların yetenekleri üstünde bir beklentiye girilmemeli. Çocukların *başarısından daha çok gayreti* takdir edilmeli.
3. Çocukların olumsuz davranışları ve başarısızlıkları ön planda tutularak *benlik saygılarını* olumsuz etkileyecek değerlendirmelerden kaçınılmalı.
4. Çocuklara *yaşından küçükmüş* gibi davranılmamalı. Güven ve destek konusunda her zaman yanında olunduğu hissettirilmeli.
5. Çocuklara karşı sabırlı ve anlayışlı olunmalı. Her ne olursa olsun kesinlikle *beddua edilmemeli ve çocuklara hayır dua* edilmeli.
6. Çocuklarla iletişim kurulurken çocukların *ruh halleri ve psikolojik durumları* göz önünde bulundurulmalı. Çocuklara aile içinde vazgeçilmez olduğu hissettirilmeli.
7. Çocuklar başka çocuklarla veya kardeşleriyle kıyaslanmamalı. Kıyaslanacaksa da *dünü ve bugünü*değerlendirerek kıyaslanmalı.
8. Çocuklara *"Sevgi açlığı"* hissettirilmemeli. Sevgi, sözle birlikte beden diliyle de gösterilmeli. Bunun içinde çocuklarla nitelikli zaman geçirilmeli.
9. Çocuklara evde mutlu ve huzurlu bir ortam sağlanmalı. *Aileyi etkileyen olumsuzlukların* çocukları da etkileyeceği unutulmamalı.
10. Çocukların anlattıkları can kulağıyla dinlenilmeli. Olaylar karşısında *nasıl düşündüğünü, neler hissettiği* sorulmalı ve düşüncelerine saygı gösterilmeli.
11. Çocukların uygun olmayan arkadaş ve davranışları yumuşak bir dille çocukla konuşulmalı. Bunun içinde uzun *uzun nasihat etmek yerine nedenleri* üzerinde durulmalıdır.
12. Çocukları aşırı *eleştirmekten ve yargılayıcı* davranmaktan kaçınılmalı Yine çocukların hataları başkalarının yanında söylenerek küçük düşürülmemeli.
13. Çocukların *hatalarını sürekli yüzlerine* vurulmamalı. Çocukların yalana başvurmamaları içinde herhangi bir konuda üzerlerine fazla gidilmemeli.
14. Çocukların haklı olduğu konuda haksızlığa düşürmek yerine, özür dileme erdemliliği gösterilmeli. Bu, anne babaları *çocuğun gözünde küçültmek yerine daha da yücelteceğini* unutulmamalı.
15. Çocukların sadece okul başarısı değil, *karakter ve kişilik gelişimleriyle* duygusal ve psikolojik sorunlarıyla da ilgilenilmeli.
Daha fazla bilgi için; M. Emin Karabacak, *BAYRAMLIK İSTEMEYEN ÇOCUKLAR*, 4. Baskı, Tebeşir Yayınları, Konya.
3. Çocukların olumsuz davranışları ve başarısızlıkları ön planda tutularak *benlik saygılarını* olumsuz etkileyecek değerlendirmelerden kaçınılmalı.
4. Çocuklara *yaşından küçükmüş* gibi davranılmamalı. Güven ve destek konusunda her zaman yanında olunduğu hissettirilmeli.
5. Çocuklara karşı sabırlı ve anlayışlı olunmalı. Her ne olursa olsun kesinlikle *beddua edilmemeli ve çocuklara hayır dua* edilmeli.
6. Çocuklarla iletişim kurulurken çocukların *ruh halleri ve psikolojik durumları* göz önünde bulundurulmalı. Çocuklara aile içinde vazgeçilmez olduğu hissettirilmeli.
7. Çocuklar başka çocuklarla veya kardeşleriyle kıyaslanmamalı. Kıyaslanacaksa da *dünü ve bugünü*değerlendirerek kıyaslanmalı.
8. Çocuklara *"Sevgi açlığı"* hissettirilmemeli. Sevgi, sözle birlikte beden diliyle de gösterilmeli. Bunun içinde çocuklarla nitelikli zaman geçirilmeli.
9. Çocuklara evde mutlu ve huzurlu bir ortam sağlanmalı. *Aileyi etkileyen olumsuzlukların* çocukları da etkileyeceği unutulmamalı.
10. Çocukların anlattıkları can kulağıyla dinlenilmeli. Olaylar karşısında *nasıl düşündüğünü, neler hissettiği* sorulmalı ve düşüncelerine saygı gösterilmeli.
11. Çocukların uygun olmayan arkadaş ve davranışları yumuşak bir dille çocukla konuşulmalı. Bunun içinde uzun *uzun nasihat etmek yerine nedenleri* üzerinde durulmalıdır.
12. Çocukları aşırı *eleştirmekten ve yargılayıcı* davranmaktan kaçınılmalı Yine çocukların hataları başkalarının yanında söylenerek küçük düşürülmemeli.
13. Çocukların *hatalarını sürekli yüzlerine* vurulmamalı. Çocukların yalana başvurmamaları içinde herhangi bir konuda üzerlerine fazla gidilmemeli.
14. Çocukların haklı olduğu konuda haksızlığa düşürmek yerine, özür dileme erdemliliği gösterilmeli. Bu, anne babaları *çocuğun gözünde küçültmek yerine daha da yücelteceğini* unutulmamalı.
15. Çocukların sadece okul başarısı değil, *karakter ve kişilik gelişimleriyle* duygusal ve psikolojik sorunlarıyla da ilgilenilmeli.
Daha fazla bilgi için; M. Emin Karabacak, *BAYRAMLIK İSTEMEYEN ÇOCUKLAR*, 4. Baskı, Tebeşir Yayınları, Konya.